İkinci Dünya Savaşı’nda Naziler tarafından yerle bir edilen Varşova, savaş sonrası adeta küllerinden yeniden doğmuş. Savaşta yıkılan, zarar görmüş pek çok yapı 1950’li yıllardan itibaren aslına uygun olarak yeniden inşa edilmiş. Binaları aslına uygun olarak yapmak için var olan fotoğrafları ve dökümanları kullanmışlar ve bence sonuç harika olmuş. Savaşa, onca kayıba ve acıya karşı, kendini yeniden var etmeyi başarmış bir kent Varşova. Bu gözle bakınca şehrin varoluşunda mücadele, emek ve kararlılık var diyebiliriz.
Atina ve Girit seyahatlerimizden arttırdığımız eurolarla nihayet Samos’a gelebildik. Nihayet diyorum çünkü 20 yıldır her yazı adanın karşı yakasındaki Güzelçamlı’da geçiriyoruz.
Tatil planı mı yapıyorsunuz veya yapacak mısınız? Size çok özel ve güzel bir adayı tavsiye edelim: Girit. Tertemiz mavi bayraklı plajları, lezzetli yemekleri, görkemli mimarisi, tarihi ve kültürüyle işte Girit.
Roma’yı anlatan tüm gezi yazıları genelde şehrin tam bir açık hava müzesi olduğunu söyleyerek başlar. Bu tanımlama Roma’ya birebir uyar. Şehrin her köşesinde sizi kendisine hayran bırakacak bir bina, çeşme, meydan, heykel, sokak mutlaka vardır. Katolik mezhebinin ruhani merkezi Vatikan’ı da içine alan Roma’ya aşık olmamak mümkün değildir.
Tüm şehri kaplayan çınar ağaçları, gölün ortasında bulunan küçük adası, müzeleri, kalesi ve Yanya’ya bir saatlik mesafede bulunan Zagori Bölgesi ile Yanya çok büyüleyici bir şehir. İmkan yaratıp Yanya’yı görmenizi çok tavsiye ederiz.
Skiathos ve Skopelos adalarından sonraki durağımız Alonissos Adası(Αλόννησος) oldu. Skiathos ve Skopelos limanlarının aksine Alonissos Patitiri Limanı oldukça sakin ve özelliksiz bir liman. Liman etrafında bir kaç balık tavernası, kafe ve seyahat acentası var. Limana bakıp ada hakkında olumsuz düşüncelere kapılmayın çünkü ada gerçekten çok çok güzel. Çılgın kalabalıklardan uzakta, doğayla ve denizle iç içe sakin bir tatil yapmak istiyorsanız Alonissos tam size göre bir ada...
Beyaza boyanmış kiremitli evler, liman etrafına kurulmuş taverna ve kafeler, sahil boyu bisiklet binen çocuklar, ellerde dondurma denizden gelen iyot kokusu eşliğinde sahilde bir aşağı bir yukarı turlayan insanlar, mavi ve yeşilin tüm tonlarında birleşip zamanın kendisi oluyorlar.
Adayla aynı isimle anılan Skiathos Köyü adanın tek yerleşim yeri. Liman ve vakit geçirilecek mekanların çoğu burada yer alıyor. Çam ağaçları arasında masmavi, tertemiz sulara sahip plajları, denizin hemen üstüne kurulmuş tavernaları, butik dükkanları, dantel gibi işlenmiş sokakları, tüm gün miskin miskin yatan kedileri ile Skiathos insanda ‘cennet tasvirleri bu adaya bakarak yapılmış olsa gerek’ duygusu uyandırıyor.
Yunanistan’da tatil deyince akla Atina, Selanik, Adalar, Meteora gibi yerler gelir. Daha az bilinen farklı yerleri tanımak, görmek isterseniz bu yazı sizi ziyadesiyle mutlu edecek, kesin bilgi yayalım :)
Bu yazıyı gökyüzünü kapatmış çınar ağaçlarının altında, masmavi bir denize bakarak yazıyorum. Kahvemden bir yudum alıp tertemiz havayı içime çekerken sanki hep bu köye, bu meydana aitmişim ve sanki ben bu dünyadaki yerimi bulmuşum gibi hissediyorum. Orhan Pamuk, Benim Adım Kırmızı kitabında şöyle der; "Hepimizin hayatında, daha başımızdan geçerken bile, bundan sonra çok uzun bir süre hiç unutamayacağımız bir şeyi yaşamakta olduğumuzu anladığımız zamanlar vardır." Evet, ben de şu an, burada tam da böyle hissediyorum, Milies’ten ayrılmak zor olacak, biliyorum...
Bu yazının amacı Paros Adası’nı anlatmak, Paros’a gitmek isteyenler için faydalı olacak bilgileri gezginlerle paylaşmak. Fakat o kısma bir türlü gelemediğimi şimdi yazarken fark ediyorum. Küresel bir salgını yaşarken, kısa da olsa tatile çıkmış olmak ve bu tatili yazıya dökmek farklı bir deneyim. (Sevgili okur, oldukça karamsar bir havada başlayan bu yazı birazdan begonvillere, dingin maviliklere evrilecek, hiç merak etme:))
Coğrafya derslerinde İtalya işlenirken söze, topuklu kadın çizmesini andıran şekli anlatılarak başlanır. Ben de müfredata bağlı kalıyorum ve öyle başlıyorum:) Rotamızı çizmenin kuzeyinde yer alan, İsviçre ve Alpler’e komşu Lombardiya Bölgesinin başkenti Milano’ya çevirdik. Yalnızca İtalya’da değil, tüm dünyada modanın başkenti olarak bilinen Milano, İtalya’nın Roma’dan sonra ikinci büyük şehri ve İtalya için önemli bir finans merkezi.
80'li yıllarda TRT'de oynayan "Altın Kızlar'' adlı diziyi yaşıtlarım hatırlayacaktır. Emekli olup mutlu bir yaşam sürmek için Miami'ye yerleşen, birbirinden farklı dört kadının; dayanışma, sevgi, eğlence ve tatlı bir çekişme dolu yaşamlarının anlatıldığı diziyi izlemek beni çok mutlu ederdi. Özellikle dizide Dorothy karakterinin annesini oynayan Sofia'ya bayılırdım. "Ben Sicilya'dayken" diye başlayıp oraya dair hikayeler anlattığı sahneleri ilgiyle izlerdim. O hikayeler yüzünden Sicilya'yı öyle çok merak ederdim ki ansiklopediyi açıp Sicilya'nın haritadaki yerine baktığımı ve bir gün oraya gitme hayalleri kurduğumu hatırlıyorum. Nihayet o gün geldi ve ben çocukluk hayalim Sicilya'ya kavuştum.
Berlin Spree nehri kenarında bir kafede, telaşla yağmurdan kaçışan insanları izlerken aklıma Nazım Hikmet’in, Stockholm'den Vera’ya gönderdiği kartpostal üstüne yazdığı not geliyor: "Bu şehir güzelse senin yüzünden." Yemyeşil akıp giden Spree Nehrine, havada uçuşan sarı yapraklara, nice savaşlara tanıklık etmiş tarihi yapılara bakarken Berlin’i benim için diğer şehirlerden farklı kılan nedir diye, düşünüyorum.
Mıhlı Şelalesi, Kaz Dağları bölgesinde görülmesi gereken bir yer. Özellikle serin sularında yüzmek gerçekten çok keyifli. Eğer siz de tuzlu su yerine tatlı suyu daha çok seviyorsanız buraya gitmenizi öneririm.
Adatepe Köyü Çanakkale'nin Ayvacık ilçesine bağlı bir köy. Altınoluk'tan Küçükkuyu istikametine giderken Küçükkuyu'ya girdikten sonra Adatepe Köyü tabelasını göreceksiniz. Adatepebaşı adlı bir köy daha bulunduğundan bununla karıştırmayın.
Milos Adası, Yunanistan’ın, Ege Denizinde bulunan Kiklad (Cyclades) takım adalarının batısında yer alan volkanik bir ada. Ada, Atinalıların da favori adaları arasında yer alıyor.
Meteora, Yunanistan’ın orta kısmında, Trilaka şehrinin kuzey batısında, Kalambaka ve Kastraki adında iki köyden oluşan küçük bir şehir. Dik kayaların üzerine yapılmış tarihi manastırlarıyla meşhur olan Meteora, UNESCO Dünya Mirası listesinde yer alıyor.
Edessa; yani suyun bol olduğu şehir, pek çok medeniyete ev sahipliği yapmış. Arcturos, 1992 yılında Yunanistan’da yaban hayatı ve doğal çevreyi korumak amacıyla kurulmuş, kâr amacı gütmeyen bir kuruluş.
Samos, Yunanistan adalarından biri. Samos'a Kuşadası ve Sığacıktan gidebiliyorsunuz. Biz o tarihlerde Sığacık'ta olduğumuz için Sığacık'tan ulaşımı sağladık. Feribot ile Sığacık'tan Samos 1,5 saat sürüyor.
Klaros oniki İon kentinden biri olan Kolophon’a ait bir kehanet merkezidir. İki kent arasında kurulmuş olan Klaros, Kolophon’un 13 km. güneyinde, Notion’un (deniz üzerindeki Kolophon) 2 km. kuzeyinde yer alır. Buradaki Apollon Tapınağı, Delphi ve Didim’deki gibi kehanet merkezi olarak uzun zaman büyük önem taşımıştır.
İzmir'in Selçuk ilçesinde bulunan Efes Antik Kenti Roma, Yunan ve Türk olmak üzere farklı medeniyetlerin esintisini içermektedir. Oldukça büyük olan Efes Antik Kenti içerisinde, kütüphane, tapınaklar, uzun yollar ve konaklamayı sağlayan yapılar bulunuyor.
Şarapları, evleri ve Matematik Köyü ile ünlenmiş adı üzerinde şirin bir yerleşim yeri. İzmir'in Selçuk ilçesinde bulunuyor ve tatil planınızın içine aynı zamanda Efes Harabelerini'de katabileceğiniz bir mevkide yer alıyor.
Uzun zamandır Kars'a gitmek istiyorduk ama özellikle kışın Doğu Ekspresini kullanarak bu yolculuğu yapmak istiyorduk. Sonunda muradımıza erdik ve Ocak ayının ortasında yaklaşık 24 saat süren bir yolculukla Kars'a ulaşıp, Çıldır Gölü'nü donmuş halde ziyaret edebildik.