Palermo, Sicilya

80'li yıllarda TRT'de oynayan "Altın Kızlar'' adlı diziyi yaşıtlarım hatırlayacaktır. Emekli olup mutlu bir yaşam sürmek için Miami'ye yerleşen, birbirinden farklı dört kadının; dayanışma, sevgi, eğlence ve tatlı bir çekişme dolu yaşamlarının anlatıldığı diziyi izlemek beni çok mutlu ederdi. Özellikle dizide Dorothy karakterinin annesini oynayan Sofia'ya bayılırdım. "Ben Sicilya'dayken" diye başlayıp oraya dair hikayeler anlattığı sahneleri ilgiyle izlerdim. O hikayeler yüzünden Sicilya'yı öyle çok merak ederdim ki ansiklopediyi açıp Sicilya'nın haritadaki yerine baktığımı ve bir gün oraya gitme hayalleri kurduğumu hatırlıyorum. Nihayet o gün geldi ve ben çocukluk hayalim Sicilya'ya kavuştum.

Tarih boyunca Roma, Bizans, Arap ve Norman'lar tarafından yönetilen Palermo, İtalya'nın güneyinde yer alan ve Akdeniz'in en büyük adası olan Sicilya'nın başkenti. Palermo'ya Kasım ayının ortasında gittik ve 4 gün kaldık. Deniz tatili için gitmediyseniz, Palermo'yu gezmek için üç ya da dört gün yeterli. Palermo'da İngilizce konuşma oranı çok düşük fakat herkes çok yardımsever, kibar. İngilizce bilmeseler de sempatiklikleri sayesinde anlaşmak mümkün. İtalya ve Avrupa'nın diğer şehirlerine kıyasla yeme içme, ulaşım, konaklama ücretlerinin de oldukça makul olduğunu söyleyebilirim. Gittiğinizde hayal kırıklığı yaşamamanız için tarihi mekanlar ve turistik alanlar dışındaki sokakların pek temiz olmadığı notunu da buraya düşelim. Ayrıca Sicilya için bir zamanlar mafyanın harman olduğu ada desek abartmış olmayız herhalde. Elbette Palermo da mafyadan nasibini almış bir şehir. Fakat rahat olun, artık öyle bir durum söz konusu değil, kaldığımız süre içinde herhangi bir güvenlik sorunu yaşamadık. Şehirde hırsızlıkların olduğu söyleniyor ama dünya üzerindeki tüm şehirler için bu tip olaylar geçerli. Cadde ve sokakları genel olarak aydınlık, yine de kadın olarak gece saatlerinde Palermo'nun dar sokaklarında tek başıma olmak istemem.

Dar uzun sokaklarındaki evlerin, mermer kaide üzerine oturtulmuş, su gideri olmayan kendine has mimariye sahip balkonları ve iplere serilmiş çamaşırları görmek güzeldi. Dar sokaklar bize biraz Tarlabaşı, biraz Ayvalık, biraz Beyrut'u anımsattı. Sokaklarda çocuk ve motor sesi hiç eksik olmuyor. Pek çok medeniyete ev sahipliği yapmış olan Palermo'da, mimari olarak tipik İtalyan stili dışında başka medeniyetlerin izine rastlamak, şehre başka bir gizem katıyor. Ayrıca açık hava pazarlarını, sokak lezzetlerini, meydanlarını, çeşmelerini, trafiğe kapalı upuzun caddelerini, tarz butiklerini görmenizi, bir kafeye oturup şık kadın ve erkeklerini gözlemlemenin keyfini tavsiye ederim.

Palermo'da Konaklama: Biz rezervasyonumuzu booking.com aracılığıyla Bella Rouge Otele yaptırdık. Rezervasyonu yaptırırken uygun fiyat, merkezi yer, temiz bir otel olması kriterine göre davrandık. Bella Rouge, fiyat olarak çok uygundu, 4 gece için iki kişi 100 euro ödedik. Yeri de tarihi mekanlara, pazarlara yürüme mesafesindeydi fakat otel, hiç temiz değildi. Odada ve koridorda kullanılan oda kokusu, rahatsız ediciydi. Bu tip kokular, benim gibi alerjisi olanlar için çok zorlayıcı. Temizlik sorunu nedeniyle bu oteli tavsiye etmiyorum.

Palermo Ulaşım: Havaalanından şehir merkezine tren, otobüs (havataş ayarında) ve taksiyle rahatlıkla gidebilirsiniz. Tren ücreti 5.90 euro, otobüs ücreti 6 euro. Otobüs biletini gidiş-dönüş birlikte alırsanız, küçük bir indirimle 10 euro oluyor. Dolmuş gibi taksiler var, bunlara 7-8 kişi binebiliyor, ücreti de kişi başı 7 euro.

Yürümeyi seviyorsanız, tüm şehri yürüyerek gezebilirsiniz ama araç kullanmak isterseniz otobüs ve tramvay mevcut, bilet fiyatı tek yön için 1.40 euro.

Palermo'da Gezilecek Yerler: 

Teatro Massimo (Massimo Tiyatrosu): Avrupa'nın üçüncü, İtalya'nın ise en büyük opera ve tiyatro binası. The Godfather filminde; Michael Corleone'nin suikasta uğradığı ve kızının öldürüldüğü sahne, Massimo Tiyatrosu merdivenlerinde çekilmiş. Bu yüzden şehir merkezindeki bu görkemli bina pek çok turistin uğrak yeri. Teatro Massimo'yu her gün 9-6 saatleri arasında rehber eşliğinde gezebilirsiniz. Bilet fiyatı kişi başı 8 euro. Massimo Tiyatrosunun terasını da ziyaret etmek isterseniz, önceden rezervasyon yaptırmanız gerek, teras giriş ücreti, kişi başı 20 euro.
http://www.teatromassimo.it 

Cattedrale di Palermo (Palermo Katedrali): Palermo'nun görkemli yapılarından biri, Palermo Katedrali, Avrupa'nın en büyük 3. Katedrali. 1100'lü yıllarda yapılan bina, bir dönem cami olarak da kullanılmış. Mermer ve ahşabın iç içe geçtiği katedrali, ziyaret ücretsiz fakat katedralin üst katlarını da gezmek isterseniz 9 euro ödemeniz gerekiyor. 
http://www.cattedrale.palermo.it 

Royal Palace and Palatine Chapel (Norman Sarayı ve Palatine Şapeli): 12. Yüzyılda Normanlar tarafından yapılmış. Norman Sarayı bugün Palermo'nun ve özerk Sicilya Bölgesi'nin idari merkezi olarak da kullanılıyor. Sarayın ilk katındaki Cappella Palatine, yani Saray Şapeli ziyarete açık. Mozaikleri, avlusu, bahçesi, içindeki şapeli ile etkileyici bu yapının pek çok bölümü ziyarete kapalı. Bu durum biraz hayal kırıklığı yaratmış olsa da görebildiğimiz kısımlar ve girişteki küçük sergi güzeldi. Giriş ücreti 10 euro, bahçeyi de gezmek isterseniz 2 euro daha vermeniz gerekiyor. 

Fontana della Vergogna, Piazza Pretori, (Utanç Çeşmesi): Floransalı zengin bir aile, Floransalı heykeltıraş Francesco Camiliani'ye evlerinin bahçesine görkemli heykellerle bezenmiş bir çeşme yaptırtıyor. Aile ekonomik olarak zorluklar çekince, çeşmeyi satmak zorunda kalıyor. Çeşmeyi 1574 yılında belediye satın alıp Palermo'ya getiriyor. Taşınması için çeşme 644 parça haline getiriliyor. Çeşmeye yer açmak için pek çok yapı yıkılıyor ve çeşme şu anki yerine yerleştiriliyor. Meydanda kilise ve manastır var, heykeller çıplak. Bu yüzden buraya "Utanç Çeşmesi'' adı veriliyor. Çeşmenin etrafını 360 derece gezebiliyorsunuz, gerçekten çok güzel bir meydan. 

{youtube}PRM5AC9ztEc{/youtube}

Quattro Canti: Meydan, 1608-1620 yılları arasında yapılmış. Meydanın her köşesinde bir bina var. Her bir binanın üstünde çeşme, bu çeşmelerin hemen üstünde dört mevsimi anlatan barok tarzı heykeller ve bu heykellerin üstünde de dört İspanya kralının heykeli bulunuyor. Quattro Canti Şehrin önemli tarihi merkezlerinden biri, oradan her geçtiğimizde başımızı kaldırıp binalara hayran hayran bakmaktan kendimizi alamadık. Bu meydanı kesen her bir caddede güzel butikler, el işi hediyelik eşyalar yapan dükkanlar, kafe ve restoranlar mevcut. 

{youtube}MKsBKjkCseU{/youtube}

Garibaldi Meydanı, Garibaldi Tiyatrosu: Piazza Politema Meydanı'nda bulunan tiyatro, ismini İtalya'nın romantik devrimcisi olarak bilinen asker Giuseppe Garibaldi'den almış. Garibaldi İtalya Birliği hareketine liderlik etmiş önemli bir kişi. Tüm İtalya'da adı pek çok esere verilmiş. Binanın girişinde Mario Rutelli'nin tasarımını yaptığı bronz at arabası heykeli bulunuyor. Garibaldi tiyatrosu klasik müzik konserleriyle de ünlü. Bizim dönüş günümüzde bir konser vardı maalesef Garibaldi Tiyatro'sunda konser dinleme fırsatını kaçırdık. Ziyaretiniz sırasında umarım siz bir klasik müzik konserine denk gelirsiniz.

Castello Della Zisa (Zisa Kalesi): Arap-Norman mimarisine bağlı olarak inşa edilmiş kale geçmişte prensler tarafından konut olarak kullanılmış. Yapının içinde Osmanlı ve İslam döneminden eserler de mevcut. Giriş ücreti 6.00 euro. Kalenin çevresi ve bahçesi birazcık daha bakımla çok daha güzelleşebilir ama bu haliyle de fena değil. 

Cuba Palermo: Sicilya'daki Arap mimarisine örnek bir diğer yapı ise küp şeklindeki görünüşüyle Cuba. Cuba UNESCO Dünya Miras Listesi içinde yer alıyor. Giriş ücreti 2 euro.

Orto Botanico di Palermo (Palermo Botanik Bahçe): 30 dönüm arazi üzerine kurulmuş olan bahçe aynı zamanda Palermo Üniversitesi Botanik Bölümü araştırma ve eğitim kurumu olarak faaliyet gösteriyor. Bahçede çok çeşitli ağaçlar, bitkiler, seralar var. Botanik bahçenin orta yerinde yer alan havuzda güneşlenen kaplumbağaları, hafif esen rüzgarda bambu ağaçlarından gelen hışırtı seslerini, asırlık ağaçların köklerini, bahçenin o eşsiz havasını, kokusunu daima hatırlayacağım. Giriş ücreti 6 euro. 

{youtube}ntXbTP5-rZk{/youtube}

Porta Carini: Palermo şehrinin en eski kapılarından biri bu kapı. Yapım tarihi bilinmeyen kapı, oldukça ihtişamlı. Kapıdan içeri girildiğinde sizi harika bir açık pazar karşılıyor. Her türlü meyve, sebze, et, balık, peynir satılan pazar; tenteleri, satıcılarının bağrışları, kalabalıklığıyla İstanbul'un semt pazarlarına çok benziyor. Pazar demişken Palermo'nun bir diğer ünlü pazarı da Piazza Caracciolo isimli bölgede kurulan Mercato Vucciria. Pazar dolaşmayı, farklı meyve sebze görmeyi seviyorsanız bu pazarlara uğrayın.

Monreale: Palermo'ya 15 km kadar uzaklıkta, küçük bir kasaba olan Monreale, Monte Caputo Dağı'nın bir tepesine kurulmuş. Palermo'dan buraya kişi başı 1.40 euro vererek, otobüsle yarım saatte rahatlıkla ulaşabilirsiniz. Monreale Meydan'ında bulunan Monreale Katedrali, Norman mimarisinin en iyi örneklerinden biri olarak kabul ediliyor. Unesco koruması altındaki katedralin içi, altın parçalarının birleşmesiyle oluşmuş. Katedralin olduğu meydanda kafeler, restoranlar ve küçük bir park var. Meydana çıkan dar sokaklar biraz yokuş olsa da çok güzel. Yokuş sayesinde merkezden inerken yürüyüşümüze, deniz manzarası da eşlik ediyor.

Palermo'da Yeme İçme:

Via Maqueda Caddesi trafiğe kapalı uzun bir cadde. Cadde üzerinde pek çok kafe, restoran, pastane mevcut. Ve maalesef Palermo karbonhidrat cenneti, pizza, tost, çeşitli börekler, çörekler, makarnalar derken kendinizi sürekli bir şeyler yerken buluyorsunuz.

Capatoast: Altı üstü tost, iki ekmek arası peynir deyip geçerseniz, yanılırsınız. Nefis malzemelerle hazırlanan tostlar, çayla birlikte kahvaltı için iyi bir tercih. Capatoast'un tostlarını denemenizi tavsiye ederiz.
https://capatoast.it 

Timilia: Via Maqueda Caddesi üzerinde yer alan Timilia'nın pizzaları bir harikaydı. Özellikle vejeteryan pizzasını öneririz.
https://timilia.business.site 

Pizz'up: Yine Via Maqueda Caddesinde yer alan Pizz'up rahat bir mekan, fiyatları uygun, pizzaları çok lezzetli. 

Antica Focacceria San Francesco: Palermo'nun oldukça şık ve eski restoranlarından biri. Restoranda Sicilya, Arap, Yunan, İspanyol, Fransız mutfağının birleşimi yemekler bulabilirsiniz.
http://www.anticafocacceria.it 

Trattoria Familiare da Michele & Jolanda: Bir aile işletmesi olan restoranda, geleneksel Sicilya yemeklerini afiyetle yiyebilirsiniz. Zeytinyağı, peynir, zeytin her şey kendi üretimleri ve çok lezzetli. Palermo'nun meşhur tatlısı olan Cannoli'yi burada denemenizi tavsiye ederim. Michele, Jolanda ve çocukları eğlenceli, sıcak ve samimiler.
https://www.tripadvisor.com/Restaurant_Review-g187890-d1828988-Reviews-Trattoria_Familiare_da_Michele_Jolanda-Palermo_Province_of_Palermo_Sicily.html 

Pasticceria Costa: Nefis bademli kurabiyelerin ve tatlıların olduğu bir pastane burası. İçeride oturma yeri yok, kahveni ve tatlını alıp bar masalarında ayak üstü yiyip çıkıyorsun. Bademli kurabiyenin ve kahvenin tadı damağımda kaldı.
https://goo.gl/maps/udpNCwCWFHq4YL3x6 

Ruvolo Caffetteria: Buranın da kahvesi ve pastaları çok lezzetliydi.
https://goo.gl/maps/JkkM2U1Cs5WK733L6 

Palermo Alışveriş: 
Versace, Gucci, Dolce Gabbana gibi ünlü İtalyan markalarının yoğun olduğu Viale della Liberta Caddesi açık hava alış veriş merkezi gibi bir cadde. Ayrıca Via Roma, Via Maqueda, Via Ruggero Settimo caddelerinde de şık butikler, el işi seramik, ahşap hediyelik eşyaların olduğu dükkanlar, ikinci el giysi dükkanları var. Bir de alışveriş merkezi görmek isterseniz Palermo Centrale'den (Palermo Merkez Tren İstasyonu) kalkan tramvayla, şehrin biraz dışında yer alan Forum Palermo Alışveriş Merkezi'ne gidebilirsiniz. Biz vaktimiz bol olduğu için bu alışveriş merkezine gittik. Şimdiye kadar hiç görmediğimiz kadar çok erkek giyim mağazasını bir arada görünce oldukça şaşırdık. Kadın giyim mağazalarından iki kat fazla erkek giyim mağazası vardı diyebilirim.