Polonya'nın Sürprizi: Poznan

Polonya’daki son durağımız Poznan oldu.

2024 yazı bizim için adeta bir "Polonya yazı"na dönüştü. Polonya'da görmek isteyip de göremediğimiz tek yer Gdansk, ama ona da en kısa zamanda gitmeyi umuyoruz. Şimdi gelelim Poznan’a…

Poznan’a gideceğimizi söylediğimizde sık sık, “Ne yapacaksınız orada, küçücük bir yer, sıkılırsınız,” gibi tepkiler aldık. Neyse ki kimseyi dinlemedik ve Krakow’dan Poznan’a geçtik. İyi ki de geçmişiz!

Evet, Poznan küçük bir şehir; gezmek için 2-3 gün fazlasıyla yeterli. Ama zamanınız ve imkanınız varsa 4-5 gün, hatta daha uzun da kalınabilir. Bu “sıkılma” meselesi oldukça kişisel. Bizim için yeni olan her şehir, her ülke, her kültür – küçük ya da büyük fark etmez – hep merak uyandırıyor. Telaşsız gezmeyi, bulunduğumuz yerin insanlarını ve kültürünü gözlemlemeyi seviyoruz. Bu nedenle kalış süresi tamamen sizin ruh halinize ve beklentinize bağlı.

Biz 23 -25 Ağustos  2024 tarihleri arasında Poznan’daydık. Hava harikaydı ve tahminimizden çok daha fazla turist vardı.

Poznan Hakkında Kısaca

Poznan, Polonya’nın en eski şehirlerinden biri. Tarihi 10. yüzyıla kadar uzanıyor ve ülkenin ilk başkentlerinden biri olma özelliğini taşıyor. Ticaret yolları üzerinde yer alması onu tarih boyunca önemli bir yerleşim merkezi yapmış.

Bugün hem genç nüfusu hem de üniversiteleriyle canlı ve dinamik bir şehir. II. Dünya Savaşı sırasında büyük yıkıma uğrasa da savaş sonrası özenle yeniden inşa edilmiş. Tarihî dokusuyla modern yaşamın iç içe geçtiği sakin ama canlı, küçük ama karakterli bir Avrupa şehri.

Poznan’a Nasıl Gidilir?

Biz Krakow’dan trene atlayıp Poznan’a geçtik, dönüşte ise Poznan’dan Selanik’e uçtuk.

Peki, “Poznan’a Türkiye’den nasıl gidilir?” derseniz, sizin için araştırdım:

İstanbul’dan Varşova’ya, oradan trene atlayın. En klasik ve rahat seçenek: İstanbul’dan Varşova’ya uçup, oradan hızlı trenle Poznan’a geçmek. Varşova–Poznan arası yaklaşık 3 saat sürüyor. Trenler konforlu, manzaralar güzel. Havalimanından şehir merkezine ulaşıp trene binmek de oldukça kolay.

Diyelim Berlin’e gittiniz, zamanınız da var...

İşte size farklı bir rota! İstanbul’dan Berlin’e uçup, oradan tren ya da otobüsle Poznan’a geçebilirsiniz. Tren yolculuğu yaklaşık 2.5–3 saat sürüyor, otobüsle ise 4 saat civarı. Hem yol uygun fiyatlı, hem de “Berlin’in yanına Polonya’dan da bir şehir ekledik” diye kendinize güzel bir bahane yaratabilirsiniz. Özellikle seyahate biraz çeşit katmak isteyenler için şahane bir alternatif.

Poznan’da Nerede Kalınır?

Booking.com üzerinden Aparthotel City Break Plac Wolności 6 adlı otelde kaldık. Otel oldukça yeniydi; hatta kaldığımız odanın ilk misafirleri bizdik sanırım :)

Eski şehre yürüme mesafesinde, harika bir lokasyona sahipti. Hem konumu, hem temizliği hem de uygun fiyatıyla gönlümüzde taht kurdu. Linki buraya bırakıyorum:

https://www.booking.com/hotel/pl/city-break-plac-wolnosci-6.en-gb.html 

Poznan, küçük ama karakteri büyük bir şehir. Belki herkesin ilk durağı olmayabilir ama bir kez gidince neden tavsiye edildiğini anlıyorsunuz. Ortaçağ sokaklarında yürürken, keçilerin tokuşmasını izlerken, Lavenda’da kahvaltı ederken şehirle tatlı bir bağ kuruyorsunuz. Bizim için hem sakin hem keyifli bir durak oldu. Polonya’ya bir yolunuz düşerse, ajandanıza küçük bir kalp çizip Poznan’ı da ekleyin deriz. Ve tabii giderseniz bize yazmayı unutmayın, hele şu Katedral Adası’nı bulabilirseniz! :) - Sevgili okur, son cümlede ne demek istediğimizi yazının ilerleyen bölümlerinde bulacaksın - 

Poznan’da Gezilecek Yerler

Eski Şehir Meydanı (Stary Rynek)

Poznan’ı gezmeye başlamak için en doğru yer şüphesiz Stary Rynek yani Eski Şehir Meydanı. Renkli tarihi binalar, daracık taş sokaklar, kafeler, müzeler ve küçük sürprizlerle dolu bu meydan, adeta şehrin kalbi gibi atıyor.

Poznan Belediye Binası (Ratusz)

Meydanın ortasında yer alan 13. yüzyıldan kalma Poznan Belediye Binası (Ratusz) sadece mimarisiyle değil, her gün saat 12:00’de kulede gerçekleşen mekanik keçi seremonisiyle de oldukça ilgi çekici.

Peki nedir bu keçi seremonisi?

16. yüzyılda belediye binası yeniden yapılırken, tanıtım için büyük bir ziyafet düzenleniyor. Genç aşçı Pietrek, ziyafet için geyik budu pişiriyor ama saat kulesine merak salıp yemeği yakıyor. Panikle keçi bulup eti kurtarmaya çalışırken, keçiler kaçıveriyor ve kuleye tırmanıyor! Davetliler keçilerin kulede boynuz tokuşturmasını görünce çok eğleniyor. Belediye başkanı da bu eğlenceli anın her gün tekrarlanmasına karar veriyor.

Bugün hala her gün saat tam 12:00’de, mekanik keçiler kulede belirip boynuzlarını tokuşturuyor. Şehrin sembolü hâline gelen bu anı mutlaka izleyin!

Bu arada keçi seremonisi başlamadan az önce Belediye Binası’nın önünde yaşlı bir amca belirdi… ama yalnız değildi, yanında iki gerçek keçi vardı! Keçileri getirip meydandaki çeşmenin kenarına bağladı, bir anda etraf çocuklarla doldu. Herkes sıraya girip keçileri sevmeye başladı. Derken sahneye polis çıktı ve amcayı usulca oradan uzaklaştırdı. Anlamadık, bu bir şov muydu, spontane bir an mıydı ama Orta Avrupa’nın göbeğinde, hem mekanik hem canlı keçi görmek gerçekten başka bir deneyimdi :)

Stary Rynek Çeşmeleri:

Meydanın dört köşesinde yer alan çeşmeler meydana ayrı bir zarafet katıyor. En bilineni Proserpina Çeşmesi, diğerleri ise Neptün, Mars ve Apollon’a adanmış. Her biri mitolojik bir dokunuşla şehrin tarihine göz kırpıyor.

Sokaklar, Dükkanlar, Müzeler

Meydandan ayrılmadan çevredeki dar sokaklara da vakit ayırın. El işi ürünler, sanat galerileri, hediyelikler ve geleneksel restoranlar sokak aralarına dağılmış durumda.

Ayrıca, Belediye Binası’ndaki Poznan Tarih Müzesi, Arkeoloji Müzesi ve Günlük Hayat Müzesi de ilginizi çekebilir. Biz dışarıdan baktık, ama hava o kadar güzeldi ki müze yerine meydanı tercih ettik :)

Citadel Park (Park Cytadela)

Şehrin savaş tarihine tanıklık eden anıtları ve yeşil alanlarıyla dolu huzurlu bir alan. Yerel halkın da sıkça geldiği, yürüyüş ve dinlenme için ideal bir park.

Imperial Castle (Zamek Cesarski)

Alman İmparatoru II. Wilhelm için 1910’da yaptırılan bu yapı bugün bir kültür merkezi. Sergiler, konserler, etkinliklerle dolu. İç avlusu da görülmeye değer.

Ostrów Tumski (Katedral Adası)

Her gezi öncesi olduğu gibi, Poznan’da da Google’dan araştırma yaptık, bloglara baktık, haritamıza işaretledik. Katedral Adası neredeyse her listede karşımıza çıktı. Polonya’nın doğduğu yer olarak bilinen bu adacık “mutlaka görülmeli” deniyordu.

Toplu taşımayla ulaşılabiliyordu: önce tramvay, sonra tren... çıktık yola ama... bir türlü varamadık! :)

Trenden indik, yürüdük... yürüdük... ama Ostrów Tumski'ye ulaşamadık.

Bu kadar çok seyahat edip, gitmeye çalıştığımız bir yere ulaşamamak ilk kez başımıza geldi. Nerede hata yaptık bilmiyoruz, belki evren istemedi? :)

Siz giderseniz bize yazın, biz nerede şaşırdık anlatın da içimiz rahat etsin :)

Poznan Palm House (Palmiarnia)

Şehir merkezine biraz uzak ama doğa severler için güzel bir yer. Egzotik bitkiler, akvaryumlar ve mini flamingolarla dolu bir tropik sera. Biz gitmedik ama vaktiniz varsa değerlendirin.

Poznan Yeme-İçme Önerileri

Lavenda Cafe & Lunch

Eski Pazar Meydanı’na çok yakın. Geniş kahvaltı menüsü ve özenli sunumuyla favorimiz oldu. Menüde “Turkish Çılbır” görünce gözlerim bir dolmadı değil :)

Hafta sonları rezervasyonsuz yer bulmak çok zor, mutlaka önceden ayırtın.

Stragan Kawiarnia

Üçüncü dalga kahveciler arasında öne çıkıyor. Kahveleri şahane, tatlıları da öyle. Kahvaltı sonrası kahve keyfi için birebir.

Pierożak Pierogarnia

Polonya’nın geleneksel pierogi lezzetini uygun fiyatla ve bol seçenekle sunan yerlerden. Etli, peynirli, tatlı... ne isterseniz var!

Na Winklu

Şehirde güzel bir pizza arıyorsanız burası tam yeridir. İnce hamur, bol malzeme, samimi bir atmosfer. Küçük bir mekân ama oldukça sevimli.