Poznan, küçük ama karakteri büyük bir şehir. Belki herkesin ilk durağı olmayabilir ama bir kez gidince neden tavsiye edildiğini anlıyorsunuz. Ortaçağ sokaklarında yürürken, keçilerin tokuşmasını izlerken, Lavenda’da kahvaltı ederken şehirle tatlı bir bağ kuruyorsunuz.
Varşova yazımızı okuyanlar, Varşova’yı ne kadar sevdiğimizi bilir. Evet, Varşova’yı çok sevdik fakat Krakow’a âşık olduk. Krakow, insanı gezerken mutlu eden bir şehir.
İkinci Dünya Savaşı’nda Naziler tarafından yerle bir edilen Varşova, savaş sonrası adeta küllerinden yeniden doğmuş. Savaşta yıkılan, zarar görmüş pek çok yapı 1950’li yıllardan itibaren aslına uygun olarak yeniden inşa edilmiş. Binaları aslına uygun olarak yapmak için var olan fotoğrafları ve dökümanları kullanmışlar ve bence sonuç harika olmuş. Savaşa, onca kayıba ve acıya karşı, kendini yeniden var etmeyi başarmış bir kent Varşova. Bu gözle bakınca şehrin varoluşunda mücadele, emek ve kararlılık var diyebiliriz.