Samos
Atina ve Girit seyahatlerimizden arttırdığımız eurolarla nihayet Samos’a gelebildik. Nihayet diyorum çünkü 20 yıldır her yazı adanın karşı yakasındaki Güzelçamlı’da geçiriyoruz.
Kuşadası’ndan Pythagorion limanına direkt feribotlar var ancak biz geç kaldığımız için yer bulamadık ve bu yüzden Vathy limanına indik. Küçük bir liman kasabası Vathy, ara sokaklarda hızlı bir tur atınca çok bir espirisi olmadığını gördük. Limanda araba kiralamak için firmalar mevcut ancak biz 20 Euro ödeyerek Pythagorion’a taksi ile geçtik.
Yunan adalarını arabasız gezmenin zor olduğunu duyduğumuz için baştan bir rota çizmedik kendimize. Zaten son dakika plan yaptığımız için otel bulmakta da zorlandık ama adanın en merkezi ve hareketli lokasyonu sayılabilecek Pythagorion kasabasında son kalan lower level odalardan birini bulabildik. Bodrum kat ama ferah :)) Bu bölgede kalmak isteyenler için Stratos Hotel Samos hem ekonomik hem çalışanlar oldukça ilgili.
Yerleşir yerleşmez görmek istediğimiz Karlovasi, Kokkari ve Ireon gibi kasabalara ve köylere nasıl ulaşabileceğimizi resepsiyondaki tatlı mı tatlı Despina’ya danıştık.
Arabasız gelenler ve ehliyeti olmayanlar için iyi haber şu: tüm bu lokasyonlara toplu taşıma ile 2 - 4 euro civarı vererek ulaşabilirsiniz. Kötü haber ise bunun için Samos merkeze gidip belirli saatlerde kalkan otobüsleri yakalamanız gerektiği.
Despina’dan eğer istersek 25 euro gidiş 25 euro dönüş için taksi ücreti vererek Kokkari’e gidebileceğimizi öğrendik.
Pythagorion küçük, kompakt ve boğucu olmayacak kadar hareketli bir kasaba. Ara sokakları tam Yunan havası. Otelimiz de her yere yürüme mesafesinde, her şeyin el altında olduğu bir lokasyondaydı. Arabasız gelenler için tatili konforlu kılacak bir tercih.
Pythagorion, adını ünlü matematikçi ve filozof Pythagoras'tan almış ve antik Yunan dönemlerine kadar uzanan bir tarihe sahip. Kasabada tarihin, doğanın ve denizin tadını çıkartıp nefis Ege - Yunan mutfağının lezzetlerini deneyimleyebilirsiniz.
Şehrin tam ortasında ve şehre paralel geniş bir cadde bulunuyor Lykourgou Logotheti ismindeki bu caddede cafeden mağazaya, marketten fırına kadar pek çok şey bulabilirsiniz. Kısa bir cadde, bir ucundan diğer ucuna 5 dakikada yürümek mümkün. Adanın diğer yerlerini görmek için taksi kullanmak isterseniz caddenin sonunda bir taksi durağı var. Caddenin bir ucu Pythagorion limanına çıkıyor. Yani her yolun limana çıktığı bir şehir :)
Limanda yan yana dizili tavernalar, cafeler ve barlar bulunuyor. Sabah kahvaltıdan gece sonuna kadar farklı konseptlerde pek çok yerde vakit geçirebilirsiniz. Biz sadece bir gece akşam yemeğini limanda yemeyi tercih ettik. Şehrin ara sokaklarında yediğimiz yemekler çok daha güzeldi. Limanda en sevdiğimiz yer The Swanky Nomad isimli kokteyl bar oldu.
Liman U şeklinde bir yapıya sahip. Yürüyüş yapmak için de ideal. Gün içerisinde limandan kalkan pek çok tekne ile adanın farklı bölümlerine günübirlik geziler düzenleniyor. Bizim pek ilgimizi çekmedi ve şehirde kalmayı tercih ettik. Limanın sivri ucunda şehre ismini veren ünlü matematikçi ve filozof Pythagoras’ın heykeli bulunuyor.
Pythagorion’a geldiğimiz ilk gün hotel görevlisinden denize girmek için öneri aldık ve limanı geçtikten sonra küçük ve dar bir sokakta bulunan tavernalar arasındaki Faros’u keşfettik. Faros’u öyle sevdik ki 4 gün boyunca gelmeye devam ettik. Hem deniz çok güzeldi hem de yemekler ve içecekler. Bu bölgeye gelecekseniz mutlaka uğramanızı tavsiye ederiz.
Pythagorion’da akşam yemeği için özellikle yöresel lezzetler arıyorsanız Afrodit Garden ve Kritamos’u tavsiye ediyoruz. Fiyatlar bir tık daha pahalı ama yemekleri harika. Afrodit’in hemen karşısında bulunan Taverna Maritsa’da bizim gibi deniz ürünleri sevenler için ideal.
Biz 5 günlüğüne geldik Samos’a. Gezmek için yeterli zamanımız olsa da yorulmaktan çok dinlenmeye ve az bütçe ile yiyip içme gibi önceliklerimiz vardı. Bu yüzden sadece 13 Euro taksi mesafesindeki Ireon’a gelip buradan 20 dk yürüme mesafesindeki Pappa Beach’te yayılmayı tercih ettik. Şahane bir koya kurulmuş ve kendisinden başka bir tesisin olmadığı Pappa Beach sabahtan akşama kadar gelip vakit geçirebileceğiniz konforlu bir tesis.
Vaktimiz olduğu ve kaldığımız kasabaya konuşlandığı için adanın tarihi yerlerinin bir kısmını da görmüş olduk.
Panagia Spiliani Manastırı
Şehirde görülecek yerler arasına Panagia Spiliani Manastırını mutlaka ekleyin. Manastıra ulaşmak için şehirden uzaklaşıp yaklaşık yarım saat uzaklıktaki bir tepeye tırmanmanız gerekiyor. Sıcak bir günde öğle saatlerinde başladığımız yolculuğumuzu bir kaç mola ile tamamlayabildik. Yol boyunca Pythagorion’u tepeden farklı açılardan fotoğraflayabilirsiniz. Manastıra yaklaştıkça daha geniş bir açıdan adanın muhteşem manzarasını izleyebilirsiniz.
Panagia Spiliani, Yunanca'da "Mağara Meryem Ana" anlamına geliyor ve manastır ismini içerisinde yer alan doğal bir mağaradan almış. Mağara içerisinde ilerledikçe duvarlarda dini figürler, freskler ve mumlar ve mistik bir hava hakim. Mağaranın sonunda yosun tutmuş mavi duvarlarıyla küçük bir tapınak bulunuyor.
Tunnel of Eupalinos
Bir diğer ziyaretimiz ise Eupalinos Tüneline oldu. Manastıra yürüme mesafesinde olan, 6.yy dan kalma 1036 m. uzunluğundaki bu tünel gerçekten macera meraklıları için görmeye değer diyebiliriz. Biz kişi başı 8 euro vererek girmeye karar versek de tünelin başından geri döndük. Klostrofobisi ya da korkuları olanlar aman girmesinler!
The Blue Street
Pythagorion, fotoğraflarda gördüğümüz tipik bir Yunan adası konseptine sahip olmadığından olsa gerek, şehrin sakinleri bir Yunan adasına geldiniz ama Santorini ezgilerini görmeden gitmeyin demiş olmalılar ki şehrin bir sokağını mavi beyaz boyamışlar. O zaman “Welcome To The Blue Street”… Bir uğrayıp bir kaç fotoğraf çekebilirsiniz :) Özellikle sokağın sonunda yüksekten muhteşem bir deniz manzarası var.
Sokağın hemen üstünde Early Christian Basilica’sı bulunuyor. Buraya kadar gelmişken tarihi bazilikayı ve hemen yanındaki Tower of Lykourgos Logothetis kulesini de görmeden dönmeyin. Bazilikanın pek bir sohbet seven papazıyla gün içerisinde pek çok yerde karşılaşabilirsiniz :)
Flower Street
Flower Street girişinde yere çizilmiş küçük bir çiçek resminin bulunduğu ve Yunan adası ezgilerini hissettiren tatlı bir sokak. Sokağa girdiğiniz gibi nefis bir restoran ile karşılaşacaksınız. Adı Kritamos. Yöresel lezzetler sunan tavernalar arasında en beğendiğimiz taverna oldu. Kesinlikle uğrayın deriz.
Samos gidip görmeye değer bir ada. Dönüşte adada üretilen meşhur şaraplardan alabilirsiniz. Ancak ehliyetsiz gitmemenizi tavsiye ederiz:)