Girit (Κρήτη - Crete)

Dört eyalet, 1500 köyden oluşan Yunanistan'ın en büyük, Avrupa'nın beşinci büyük adası Girit... Öyle büyük ki ada içinde 6 farklı şehir, üç havalimanı var. Öyle ki adanın bir ucundan diğer ucuna arabayla ulaşabilmek için 4 saat yolculuk yapmanız gerek. Adeta bir ülke gibi... Tarih boyunca pek çok uygarlığa ev sahipliği yapan bu ada, kadim geçmişiyle ve bugünüyle ziyaret eden herkesi farklı biçimlerde etkilemeyi sürdürüyor.

Girit’in kuzeyi ve güneyi hem coğrafik hem de turizmin yaşanma biçimi olarak birbirinden oldukça farklı. Hanya, Rethymno (Resmo), Heraklion (Kandiye) gibi şehirlerin özellikle eski yerleşim bölgeleri Venedik, Osmanlı, Mısır mimarisiyle, dar sokaklarıyla, renkli mekanlarıyla adanın gözdeleri... Ama unutmamak lazım, bu şehirler hem çok kalabalık hem de oldukça pahalı. Özellikle akşam saatlerinde oluşan turist kalabalığından bunalabilirsiniz... Kimi plajlarda Yunanistan’da pek alışık olmadığımız yüksek sesle müzik yapan mekanlar, lüks işletmeler mevcut. Adanın güneyi ise sakin ve gösterişten uzak, fiyatları ise oldukça makul.

Bu arada adada kötü deniz diye bir şey yok! Girit'in her yerinden denize girebilirsiniz. Hareketli bir tatil için kuzeyi, dingin bir tatil için güneyi tercih edin.

Size bir tavsiye; Girit tatilini, görmek istediğiniz yerlere göre planlayın ve buna göre kalacak yerlerinizi ayarlayın. Biz Girit’i rahat rahat gezebilmek için adanın güneyinde Airbnb'den bir aylığına ev kiraladık. Buna rağmen görmek isteyip de göremediğimiz yerler oldu. Mecbur bir ara tekrar buraya geleceğiz. :)

Minik olumsuzluklarına rağmen şunu diyebilirim; Girit muhteşem. Tarihini, doğasını, kültürünü, yemeklerini ve tabii ki insanını biz çok sevdik. Girit sadece deniz, tarih, gastronomi tutkunlarını değil; yürüyüş ve tırmanışa meraklı olanları da ziyadesiyle mutlu edecek bir ada. Çünkü bu adada 400'den fazla kanyon bulunuyor. Özellikle Mayıs ve Haziran aylarında birçok insan bu aktivite için adaya geliyor.

Girit'i anlatırken elbette Girit'in insanına ayrı bir paragraf açmak gerekiyor. Yunanistan'da insanlar genelde sıcakkanlı ve iletişime açıktır. Girit halkında ise bundan çok daha fazlası var; misafirperver, cömert, samimi, hoşsohbetler... Pazarda, tavernada, kafede fark etmez, ne yediysek ne içtiysek mutlaka yanında bir şey ikram edildi. Haftalık kurulan bir pazar yerindeyiz diyelim; bir kilo domates alıyorsanız pazarcı yanına üç biber atıyor; “Bu da benden olsun” diyor. Neredeyse her tavernada hatta kafede ikram olarak önce meşhur Girit rakısı tsikoudia, sonra da küçük bir tatlı geldi. İkram geri çevrilmez, ayıp olur diye diye yuvarladığımız rakılarla az sarhoş olmadık. Küçük bir bilgi: Girit rakısı bize biraz ağır geldi, ama bu içkiyi çok beğenenin de olduğunu hatırlatalım.

Sırada Girit mutfağı var. Gönül rahatlığıyla şunu diyebilirim: Yunanistan'ın en çeşitli en lezzetli yemeklerini bu adada bulacaksınız. Girit peynirleri tüm ülkede oldukça meşhur ama en lezzetlileri tabii ki Girit’te bulunur. Keçi ya da koyun peynirlerinin peynir altı suyundan yapılan “Mizithra” en favori peynirimiz oldu. Mizithrayı bal ve reçelle deneyin, bayılacaksınız. Girit Gravierası da oldukça meşhur ve lezzetli. Anthotiros, Galomizithra, Xinomizithra gibi peynir çeşitleri de aklınızda olsun. Tatlıya merakınız varsa hemen hemen bütün pastanelerde bulabileceğiniz tuzsuz mizithra peyniri ile yapılan “Kalitsounia”yı öneririm. Kalitsounia baymayan lezzeti ile kahvenin yanında mükemmel bir eşlikçi.

Bunlar dışında Girit’e özel bazı mezeler, keçi etinden yapılan et yemekleri hem mideyi hem gözü doyuruyor. Taverna önerilerimi yazının ilerleyen bölümlerinde ayrıca yapacağım.

Girit Adası Ulaşım:

Türkiye’den Girit’e direkt uçuş yok. Uçuşlar Atina aktarmalı yapılıyor. Uçakla gidecekseniz ve Atina’yı görmediyseniz 2-3 gün Atina’yı gezip Girit’e öyle geçebilirsiniz. Bu şekilde kombine güzel bir tatil olur.

Uçak dışında diğer ulaşım aracı feribot. Atina Pire Limanı'ndan feribotla yaklaşık 7 saat süren bir yolculukla adaya ulaşıyorsunuz. Pire Limanı çok büyük bir liman, Girit feribotları E3 nolu perondan kalkıyor. Feribotta yataklı kompartıman alırsanız konforunuzu ikiye katlar çok rahat bir şekilde yolculuk yaparsınız. Kompartmanlar gayet geniş, yataklar tertemiz ama elbette biletler biraz pahalı. Benim için konfor önemli değil, ulaşım olsun çamurdan olsun diyorsanız ekonomi sınıfı diyebileceğimiz “açık-normal” koltuk seçeneği de mevcut tabii. Ancak unutmayın, uçak koltuğu olarak satılan bu koltuklar pek rahat değil, klimalar çok fazla çalışıyor, uyumak pek mümkün olmuyor.

Havaalanından ya da limandan şehir merkezine toplu taşıma ile ulaşım imkanı bulunmuyor. Taksi, araç kiralama ve özel transfer araçları ile şehir merkezine ulaşabilirsiniz. Her şekilde adada ulaşım dertli ve ada büyük olduğu için araç kiralamınız gerekiyor. Günlük araç kiralama yaklaşık 40 Euro civarı.

GİRİT KONAKLAMA

Konaklama planınız şu şekilde olabilir: Öncelikle görmek istediğiniz yerleri belirleyin. Bu yerler arasında mesafe, süre gibi faktörleri hesaplayın ve bu rotaya göre birkaç farklı şehirde konaklayın. Adanın güneyinde daha az turist var ve fiyatları daha uygun. Ancak bu bölge, Hanya ve Rethimon gibi popüler şehirlere oldukça uzak. Şöyle bir örnek verelim; 7 günlük bir tatilde Lerapaetra’da kalıyorsanuz Hanya’yı görmek için 4 saat yolculuk yapmak zorunda kalırsınız. Yani biraz yorulabilirsiniz. Ada'da lüks otellerden, pansiyonlara; Airbnb’den, apart otellere kadar pek çok konaklama alternatifi mevcut.

Girit için detaylara geçmeden önce gezilecek noktaları başlık olarak listeleyeceğim, böylece Google Maps'te yerleri işaretleyip sonra detaylara bakar ve bir gezme planı oluşturursunuz.

GİRİT'İN MUHTEŞEM NOKTALARI

Hanya (Χανιά - Chania)

Ada'nın kuzey kıyısında. Hanya, Girit'in ikinci büyük şehri. Şehir, tarihi ve mimarisiyle her yıl binlerce turisti misafir ediyor. Biz Airbnb üzerinden eski şehrin içinde çok temiz ve çok güzel bir evde kaldık. İçi tamamen yenilenmiş, iki kişinin rahatlıkla konaklayacağı bir evdi. Meraklısına link aşağıda:

https://abnb.me/yVp9icEVVBb 

HANYA'YI KEŞFETME REHBERİ

  • Eski Hanya (Old town)
  • Venedik Deniz Feneri (Venetian Lighthouse)
  • Venedik Tersanesi (Venetian Shipyards) Νεωρία / Neoria
  • Küçük Hasan Paşa Camii (Kioutsouk Hasan Camii)
  • Hanya kapalı çarşısı (Old Chania Market) (Παλαιά Αγορά Χανίων)
  • Splantzia Square (Πλατεία Σπλάντζια)
  • Archaeological Museum: Vaktimiz kalmadığı için ziyaret edemedik. Arkeolojiye merakınız varsa, kaçırmayın diye listede ekledim.
  • Milli Futbol Takımı Müzesi (Greek National Football Team Museum): Yunan Milli Takımının tarihine dair kupa, forma gibi eşyaların sergilendiği bir müze. Bizim futbola karşı pek ilgimiz olmadığı için burayı pas geçtik.
  • Botanik Park (Botanical Park & Gardens Of Crete)
  • Balos Beach (Παραλία Μπάλος)
  • Elafonissi Beach
  • Loutro (Λουτρό)

Eski Hanya (Old town): Eski Hanya’da gezerken Girit tarihine de bir yolculuk yapmış oluyorsunuz. Bizans, Arap, Osmanlı, Venedik, Helen, Roma dönemlerine ait izler eski Hanya’nın tüm sokaklarında karşınıza çıkıyor. Sokaklarda yürürken kendinizi Venedik’in dar sokaklarında geziyormuş gibi hissedebilirsiniz. Eski Hanya sokaklarında pek çok kafe, taverna, bar ve hediyelik eşya dükkanı var. Hanya’yı adım adım keşfedebilirsiniz ama dünyanın her yerinden gelmiş turistlerle şehrin oldukça kalabalık olduğunu unutmayın. Bu yoğun insan kalabalığı evlerin, sokakların güzelliğini biraz gölgelese de Eski Hanya’da vakit geçirmek çok ama çok keyifli.

Venedik Deniz Feneri (Venetian Lighthouse): Eski Venedik Limanı'nda yer alan deniz feneri şehrin simgelerinden biri. 16. yüzyılda Venedikliler tarafından yapılmış olan kule, Osmanlı döneminde yıkılmış. Daha sonra Mısırlılar tarafından yeniden inşa edilmiş. Kule 2. Dünya Savaşı sırasında ciddi zarar görmüş ve çeşitli tadilatlarla günümüze kadar gelmiş. Unutmayın: Kulenin içi ziyarete kapalı.

Venedik Tersanesi (Venetian Shipyards) Νεωρία / Neoria: 16. yüzyılda inşa edilen Venedik Tersanesi, savaş gemilerinin bakım onarım işleri için yapılmış. Yapı küçük taş binalardan oluşuyor ve çok etkileyici bir mimariye sahip.

Küçük Hasan Paşa Camii (Kioutsouk Hasan Camii): 1645 yılında Girit’in Osmanlı tarafından işgalinden sonra ilk Türk garnizon komutanı Küçük Hasan Paşa'nın onuruna inşa edilmiş. Ermeni bir mimar tarafından yapılan yapı, Girit’in ilk camisi.

Hanya Kapalı Çarşısı (Old Chania Market Παλαιά Αγορά Χανίων): 1909-1913 yılları arasında Marsilya'nın kapalı çarşısı örnek alınarak inşa edilmiş.

Splantzia Square (Πλατεία Σπλάντζια): Girit’in Osmanlı hakimiyetinde olduğu zamanlarda Müslümanlar'ın en yoğun yaşadığı bölge burasıymış.

Meydanın kuzey batısında Surp Rokkos kilisesi, doğusunda, 1320'lerde yapılan Aziz Nikolas kilisesi var. Meydanın ortasında kocaman bir çınar ağacı bulunuyor çınarın etrafından ise pek çok taverna ve kafe bulunuyor. Ayrıca kilise ile çınar arasında bir de yeraltı mezarı var ancak ziyarete kapalı.

Botanik Park (Botanical Park & Gardens Of Crete)

Hanya’nın sadece 18 kilometre uzağında, Beyaz Dağları'nın eteklerinde yer alıyor. Girit Botanik Parkı'nda dünyanın pek çok yerinden toplanmış ağaç, çiçek ve bitkileri görebilirsiniz. İçindeki her şeyi 2 saatlik bir parkurla görebilirsiniz. Sıcaktan, kalabalıktan, deniz-kum-güneş üçgeninden biraz olsun uzaklaşayım derseniz iyi bir seçenek olabilir.

Parkın patikalarında yürürken doğanın cömertliği, çeşitliliği sizi büyüleyecek. İnanmazsınız, parkın içinde taverna bile var. Orada yediğimiz cheesecake’in lezzetini hala unutmuş değiliz. Parka giriş ücreti Kişi başı 6 euro.

Balos Lagünü (Παραλία Μπάλος):

Bolos plajı şimdiye kadar gördüğüm en ilginç ve etkileyici plaj. Gerçekten, abartmıyorum. Uzaktan güzel, içindeyken ayrı bir güzel. Tek sıkıntılı tarafı, Balos plajına gitmek biraz zahmetli. İki seçeneğiniz var; ya Kissamos Limanı’ndan feribota binmek (ancak bazen feribotlar hava durumuna bağlı olarak çalışmıyor) ya da araba. İlk seçenek için limana gitmeden önce seferleri aşağıdaki linkten kontrol edebilirsiniz.

https://booking.cretandailycruises.com/cdc/gramvousa_and_balos 

Balos'a ben arabayla gideceğim diyenler için detay da verelim: Arabayla kişi başı 1 Euro ödeyerek plaja giden yola giriyorsunuz. Oldukça bozuk bir toprak yoldan 20 dakika kadar gidip park alanına ulaşıyorsunuz. Arabayı parka bırakıp (park ücreti 3 Euro) dağdan aşağı yaklaşık 2 km’lik bir yürüyüşe başlıyorsunuz. İniş nispeten daha kolay fakat dönüş biraz sıkıntılı. Güneşin alnında dağı tırmanmak kolay değil. Yürürken İngiliz, Alman, Fransız teyze ve amcalardan cesaret aldığımızı söylemeliyim. Yürürken içinizden ‘’Onlar gidiyorsa, niye ben gitmeyim canım?" şeklinde cümleler kuruyor ve kendinizi dağa taşa vuruyorsunuz. Bu zorlu yolculuğun sonunda ne oluyor biliyor musunuz? Adeta cennete varıyorsunuz, tüm yorgunluğunuz geçiyor ve iyi ki gelmişim diyorsunuz. Keyfini sonuna kadar çıkarın. Plajda sadece küçük bir büfe ve tuvalet var. Şemsiye ya da şezlong yok. Meraklısına küçük bir not: Sabah erken saatte orada olmak, yürüyüşünüzü kolaylaştırabilir. Yürüyüş sırasında güneş ve sıcağa karşı önleminizi alın.

Elafonissi Lagünü

Ulaşımı kolay. Hanya'nın yaklaşık 80 km güneybatısında yer alıyor. Lagün nedir diyenler olabilir hemen tarifini verelim; etrafı denizlerle çevrili dar bir kara parçası demek. Buraya varınca hemen kendinizi denize atın ve yürüyebildiğiniz kadar yürüyün. Burası dünyanın sayılı pembe kumlu plajlarından biri. Diyeceksiniz ki neden kumları pembe? Ben de diyeceğim ki pembe kum foraminifera denen özel bir tür kabuklu hayvanın rüzgar tarafından kırılan kabuklarının kalıntısından oluşuyor ve havanın durumuna göre çoğalıp azalabiliyor. İçinde birçok tesisin olduğu plaja giriş 5 Euro.

Loutro (Λουτρό): Sadece deniz yoluyla ulaşabilirsiniz. Önce Chora Sfakia adlı balıkçı köyüne gidiyorsunuz, buradan kalkan feribotlarla kişi başı 6 euro ödeyerek 20 dakikalık bir deniz yolculuğuyla Lotro’ya varıyorsunuz. Denizi cam gibi cam... Güzelliğini nasıl anlatacağımı bilmiyorum gerçekten. Burası başlı başına Girit’e gitme nedeniniz bile olabilir. İddialı bir cümle daha kurayım: Hayatınızda çekebileceğiniz en güzel fotoğrafları burada çekme ihtimaliniz var! Loutro’da denizin etrafında dizilmiş kafe ve tavernalar mevcut.

HANYA'DA NE YİYECEĞİZ, NE İÇECEĞİZ?

Bougatsa Chania:

Bougastsa Yunanistan’ın pek çok şehrinde yapılan bir börek. Sanki bizim laz böreğiyle kürt böreği arasında kalmış gibi. Tam olarak böyle bir börek desem doğru tanımlamış olurum ya da olmam, bilmiyorum. Gittiğiniz her şehirde farklılaşıyor. Hanya Bougastsası bol peynirli ve üstünde pudra şekeri değil, toz şekerle yeniyor. Biz çok sevdik öneririz.

https://goo.gl/maps/Te5oratPxdoExV4cA 

The Platanos of Splantzia: Splantzia meydanında büyük çınar ağacının hemen altında yer alan The Platanos of Splantzias’ın yemekleri ve içecekleri fena değil. Meydan çok güzel olduğu için burada vakit geçirmek, bir şeyler atıştırmak çok keyifli.

To Maridaki: Balık restoranı. Özellikle kabak çiçeği dolması ve mizithra peynirli greek salatası çok güzel.

https://goo.gl/maps/sX4tNmwScHMd2Cao6 

Drops Coffee & Brunch: Kahvaltı ya da öğleden sonra tatlı-kahve ikilisi için harika bir seçenek. Tostları, omletleri ve pastane ürünleri nefis. Girit’e özel kaltsouni kurabiyesini burada mutlaka deneyin

https://goo.gl/maps/HMqC4cjhE6n3RqHC8 

Resmo (Ρέθυμνο - Rethymno)

Girit’in üçüncü büyük şehri olan Rethymno Hanya ve Iraklion arasında yer alıyor. Hanya kadar turistik olmadığı için de daha sakin bir şehir. Venedik ve Osmanlı hakimiyeti altında yaşamış şehirde bu dönemlere dair pek çok eser var. Rethymno’nun dar sokaklarını, eski liman ve çevresini, camii, kilise ve sinogoglarını, çeşmelerini biz çok sevdik.

Rethymno’da butik bir otelde kaldık. Otel, eski şehrin merkezinde olmasına rağmen oldukça sessiz ve sakin bir sokakta yer alıyordu. Dekorasyonu, banyosu, size özel jaukuzili terası ile oda harikaydı. Otel fiyatı kahvaltı dahil, geceliği 70 euro. Link bir tık aşağıda:

https://www.booking.com/hotel/gr/jem-suites-rethymno.html 

  • Arkadi Manastırı (Arkadi Monastrey) (Μονή Αρκαδίου)
  • Büyük Kapı (Megali Porta)
  • Venedik Kalesi (Fortetsa) Venediklilerden kalma bu etkileyici kaleyi çok yorgun olduğumuz için gezemedik. Yine de listede bilgi olarak dursun
  • Venedik Rimondi Çeşmesi
  • Küçük Hacı İbrahim Ağa Camii (The Loggia)
  • Gazi Hüseyin Cami (Nerantzes Cami)
  • Liman
  • Preveli Plajı -Preveli Beach- (Λίμνη του Πρέβελη)

Arkadi Manastırı:

Manastır Rethymnon'a 25 kilometre uzaklıkta bir tepenin üzerinde yer alıyor. Etrafı yüksek duvarlarla çevrili olan manastırın içinde 16. yüzyıldan kalma bir de kilise bulunuyor. Rivayete göre manastır adını kurucusu olan keşiş Arkadi'den almış. Manastırın içinde birçok ikon ve manastırda kullanılmış ev eşyalarının, savaşta kullanılan silahların sergilendiği küçük bir müze var.

Arkadi Manastırı Osmanlı Girit’i fethettikten sonra Osmanlı askerleri tarafından saldırıya uğramış. Manastırda yaşayan keşişler teslim olmamak için manastır içinde yer alan barut deposunu kendi canları pahasına patlatmışlar. Bu patlamadan sonra Arcadi Manastırı, Giritlilerin bağımsızlık mücadelesinin simgesi olarak görülmüş.

Arkadi Manastırı çok etkileyici bir mimariye ve tarihe sahip bahçesinde asma yapraklarıyla örtülmüş çardaklarda oturup soluklanmak çok keyifli. Bu manastırı görmenizi çok çok tavsiye derim. Manastırın girişinde güzel bir manzaya sahip tatlı bir de kafe mevcut.

Venedik Rimondi Çeşmesi: Çeşme, Venedikliler tarafından 1626 yılında şehrin su ihtiyacını karşılamak için yapılmış. Eski şehir içinde Petichaki Meydanı’nda yer alan Rimondi Çeşmesi’nde aslan başı şeklinde yapılmış üç farklı çeşmeden hala temiz su akıyor. Çeşmenin olduğu küçük meydan, çok keyifli, pek çok kafe var. Çeşmenin etrafı ise fotoğraf çekmek için bekleyen turistlerle doluyor, taşıyor.

Venedik Limanı: Venediklilerden kalma eski limanda deniz fenerine kadar yürüyüş yapabilir, limana bakan tavernalardan birinde yemek yiyebilirsiniz.

Megali Porta (Büyük Kapı): 16. yüzyıldan kalma kapıya Goura Kapısı da deniyor. Bu kapıdan girerek eski şehir (old town) merkezine ulaşmış oluyorsunuz.

Preveli Beach: Preveli plajı, Rethymno'nun 40 kilometre güneyinde yer alıyor. Palmiye ağaçları arasında yer alan bu plajı Yunan bir arkadaşımız bize çok övmüştü. Plaja gitmeye niyetlendiğimiz gün hava çok rüzgarlı olduğu için plaja gidemedik. (Preveli Plajı’na Preveli Manastırı’nın yakınındaki otoparktan aşağıya doğru 10 dakika kadar yürüyerek ulaşılıyor. Ayrıca aklınızda olsun Plakias ve Agia Galini'den düzenli olarak kalkan balıkçı tekneleriyle de plaja ulaşmak mümkün)

Kandiye - İraklion (Ηράκλειο - Heraklion)

Geldik Girit’in en büyük şehri ve aynı zamanda başkenti olan Heraklion’a. Heraklion’un diğer adı Kandiye. Heraklion, Girit’in kuzey kıyısında hatta ortasında yer alıyor. Avrupa’nın en eski medeniyeti sayılan Minoan kalıntılarına da ev sahipliği yapan şehir, tarihi eser meraklıları için bir hazine.

Heraklion’a hava ve deniz yoluya ulaşabiliyorsunuz. Şehirde her türlü konaklama imkanı mevcut.

Heraklion’da Gezilecek Yerler

  • Knossos Sarayı (Heraklion Knossos Palace)
  • Heraklion Arkeoloji Müzesi (Archaeological Museum)
  • Kazantzakis Müzesi ve Kazantzakis Anıt Mezarı (Kazantzakis Museum and Tomb of Kazantzakis)
  • Aslanlı Çeşme (Morosini Lions Fountain)
  • Aziz Minas Katedrali
  • Venedik Sundurması (Venetian Loggia)
  • Girit Akvaryumu (Cretaquarium)
  • Tsoutsouros kasabası

Knossos Sarayı: Girit tarih boyunca pek çok uygarlığa ev sahipliği yapmış. Avrupa’nın en eski uygarlıklarından biri olan Minos (Minoan) uygarlığının da merkezi olmuş. Knossos Sarayı, Heraklion’un 5 kilometre güneyinde yer alıyor. Knossos Sarayı, İngiliz arkeolog Arthur Evans'ın 1900’lü yılların başında yaptığı kazı çalışmalarıyla ortaya çıkarılmış. Efsaneye göre Knossos Sarayı; yarı boğa yarı insan olan yaratık Minotaur’dan korunmak için Girit Kralı Minos tarafından yapılmış. Saray, ünlü labirent efsanesinin çıktığı yer olarak da biliniyor.

Knossos Sarayı giriş ücreti kişi başı 15 euro ancak Heraklion Arkeoloji müzesini de görmeyi planlıyorsunuz kombine bilet alın. Kombine bilet ücreti 20 euro. Knossos Sarayı’nı erken ya da geç saatlerde gezmenizi öneririm gezerken yanınızda su, kafanızda şapka olsun 🙂

Heraklion Arkeoloji Müzesi (Archaeological Museum): Şehrin merkezinde yer alan müzeyi büyük bir hayranlıkla gezdim. Burayı görmeden Girit’ten dönmeyin derim. Neolitik dönemden, Roma dönemine kadar 5.500 yılı aşkın bir kronolojik aralığı kapsayan eserler tarihsel dönemlerine göre sergileniyor. Mücevherler, heykeller, çanak-çömlekler, resimler hepsi birbirinden etkileyici işçiliğe sahip. Bu eserlerin milattan önce 1500-1450’de yapılmış olması eserlerdeki inceliği, estetiği, renkeleri düşününce insanı hayrete düşürüyor. Müzeye giriş ücreti kişi başı 12 euro ve kesinlikle verdiğiniz paraya değiyor. Hatırlatma: Eğer Knosos Sarayını da gezecekseniz 20 euroya kombine bilet alın çok daha uygun fiyata iki harika eseri görmüş olursunuz.

Nikos Kazantzakis (Νίκος Καζαντζάκης) Müzesi ve Kazantzakis Anıt Mezarı (Kazantzakis Museum and Tomb of Kazantzakis)

Günaha Son Çağrı, Zorba, Yeniden Çarmıha Gerilen İsa gibi harika kitapların yazarı Nikos Kazancakis (1883-1957) sadece Yunanistan’da değil, tüm dünyada bilinen önemli bir felsefeci, yazar, kominist. Pek çok kitabını okuduğum Nikos Kazantzakis Giritli. Girit’e kadar gelip ustaya uğramamak olmazdı. Nikos Kazantzakis müzesi Heraklion’a yarım saat mesafede bulunan Myrita köyünde; Nikos Kazancakis'in babası Kapetan Michalis ile akraba olan Anemoyannis ailesinin eskiden yaşadığı bir alanda yer alıyor. Müzeye giriş ücreti 5 euro. Girişte Kazantzakis’in hayatını anlatan kısa bir film gösteriliyor. Müzede Kazantzakis’e ait kişisel eşyalar, kendi el yazısından örnekler sergileniyor.

Kazantzakis’in mezarı (1883-1957) Kandiye Surları'nın en yüksek noktasında, Martinengo Burcu'nda yer alıyor. Düşünceleri ve yazdıkları yüzünden Yunan Ortodoks Kilisesi 1955'te Kazancakis'i aforoz etmiş. Bazı fanatikler cenaze töreni sırasında Kazantzakis’in kitaplarını yakmışlar. Kazancakis’in mezar taşında “Hiçbir şey beklemiyorum, hiçbir şeyden korkmuyorum, özgürüm” yazıyor.

Aslanlı Çeşme (Morosini Lions Fountain) : 17. yüzyılda Venedikli komutan Francesco Morosini’nin isteğiyle yaptırılmış. Kandiye’nin işlek meydanında yer alan çeşme etrafında pek çok kafe ve bar bulunuyor.

Aziz Minas Katedrali: Heraklion’un koruyucu azizi aziz Minas’a adanmış olan katedral 18. yüzyıldan beri ayakta. Girişin ücretsiz olduğu bu etkileyici katedrali ziyaret etmenizi öneririm.

Venedik Locası (Venetian Loggia): 1620’de Venedik’li mimar Morozini tarafından yapılmış ve hala dimdik ayakta olan yapı tam bir mimari harikası. Loggia Venedikli soyluların toplanıp yerel ekonomik ve sosyal meseleleri tartıştığı bir yerdi. Aynı zamanda modern anlamda bir Kulüp olarak faaliyet gösteriyormuş. Girit’teki en zarif Venedik binası olarak kabul edilen bina bugun belediye binası olarak hizmet veriyor.

Girit Akvaryumu (Cretaquarium): Yunanistan’da ve Akdeniz’de yer alan balık türlerini görebileceğiniz akvaryum beklediğimizden daha küçüktü. Giriş ücreti kişi başı 12 euro. Girit gezinizde yanınızda çocuğunuz da varsa ziyaret etmesi eğlenceli olabilir.

Tsoutsouros:

Iraklıon’un 60 km güney doğusunda yer alan köy; kitle turizmi anlayışının uğramadığı şahane köylerden. Güzel uzun kumsalında, pırıl pırıl denizini bozan herhangi bir tesis yok. Taze balık yiyebileceğiniz bir kaç taverna ve küçük kafeler var. Köyde konaklama için oda ve daireler ile birkaç küçük aile oteli mevcuttur.

HERAKLİON'DA NE YİYECEĞİZ, NE İÇECEĞİZ?

Peskesi

Bu taverna Girit’e gitmek için tek başına bir sebep olabilir. Mutlaka bir gün önceden rezervasyon yaptırıp gidin, yoksa yer bulamazsınız. Peskesi kendi çiftliklerinde yetiştirdikleri ürünleri mutfağında kullanıyor. Girit’in geleneksel yemeklerini en güzel şekilde sunuyor. Pefkesi’nin mottosu şöyle: ‘’Gastronomi bizim için yörenin geleneklerine ve doğal zenginliklerine dayanan kültürel bir ifadedir.’’ Peskesi’de içecek olarak kola yok, kendi yapımları limonatalar, meyve suları, şaraplar var. Fiyatlar diğer tavernalara göre birazcık pahalı ama inanın yediğiniz, içtiğiniz her şeye, verdiğiniz paranın her kuruşuna değiyor. Gidin ve yiyin diyorum, başka da bir şey demiyorum 🙂

https://peskesicrete.gr/el 

Siga Siga Heraklion: Heraklion merkezde yer alan Siga Siga’nın yemekleri oldukça lezzetliydi ortamı ve ikramları da çok güzeldi.

 

Agios Nikolaos, (Άγιος Νικόλαος)

Iraklıon’un doğusunda, Ierapetra şehrinin kuzeyinde yer alan bir kıyı kentidir. Hem Iraklion’a hem de adanın güney doğusuna yakınlığı nedeniyle Girit’te konaklama için seçilebilecek en iyi yerlerden biridir. Agıos Nikolas’ın hemen merkezinde Ammos Plajı denize girmek ve etrafındaki kafe ve tavernalarda vakit geçirmek için oldukça güzel bir plaj.

Agios Nikolaos Gezilecek Yerler

  • Ammos Plajı
  • Kolokitha Plajı
  • Voulismeni Gölü
  • Spinolonga Adası
  • Neapolis church
  • Elounda

Agıos Nıkolas’ta bulunan Voulismeni Gölü görülmeye değer yerlerden biri. Dar bir su kanalı gölü denizle birleştiriyor. Voulismeni Gölü etrafında yürüyüş yapabili, bir şeyler yiyip içebilirsiniz.

Agios Nikolaos sokakları da yürüyüş yapmak, dinlenmek, alışveriş yapmak için oldukça keyifli. Agıos Nıkolas’tan kalkan teknelerle Spinolonga Ada’sına gidebilirsiniz.

Ierapetra (Ιεράπετρα - Yerepetre)

Ierapetra Girit’in güneyinde yer alıyor. Agıos Nicolas’a yarım saat Heraklion’a bir buçuk saat mesafede bulunan Ierapetra, Girit’in dördüncü büyük şehri. Şehir bir tarım kenti, Avrupa’ya ve Yunanistan ana karasına buradan sebze ve meyveler gidiyor, hemen hemen yerde bir sera görüyorsunuz. Dolayısıyla Ierapetra’da çarşıda pazarda satılan sebze, meyve, yumurta, peynir gibi ürünler hem çok uygun fiyatlı, hem de çok lezzetli. Tüm bölgede çok fazla sera olduğu için yerel halk bölgeyi “Yunanistan'ın Silikon Vadisi” olarak adlandırıyor.

Şehrin görsel olarak pek bir cazibesi yok. Ierapetra sokaklarında gezerken kendinizi küçük, sıkıcı bir anadolu kasabasında gibi hissetmeniz mümkün. Tabii ki bu söylediğim şehrin iç kısımları için geçerli, sahil kısmı, plajları, kafeleri sevimli. Tavernaları da fiyat olarak çok uygun. Tek amacınız deniz tatili yapmaksa Ierapetra etrafında nefis koylar, köyler, plajlar var, üstelik fiyatlar da adanın kuzeyine göre çok çok uygun.

Konaklama için 5 yıldızlı otellerden, pansiyonlara her seçenek mevcut. Biz airbnb aracılığıyla bulduğumuz bir evde kaldık. Evin bahçesi ve içi çok güzeldi. 6 kişinin rahatlıkla kalabileceği büyüklükte olan evin en büyük dezavantajı ise denize, yemeğe, alışverişe gitmek için araba kullanmak zorunluluğunun olmasıydı.

Ierapetra (Ιεράπετρα - Yerepetre) Gezilecek Yerler:

  • Ierapetra Plajlarıı (Beach)
  • Gra Ligia Plajı (Beach)
  • Long Beach (Koutsounari)
  • Mirtos veya Myrtos
  • Makri Gialos

Ierapetra Plajları: Plajlar genellikle ayaklara yapışmayan ince siyah çakıllarla kaplı. Şehrin batısında eski caminin yanında yer alan plajın adı Limanakia'dır. Plaj şehrin içinde olduğu için etrafında tavernalar ve kafeler mevcut. Ierapetra Limanını koruduğuna inanılan Kales Kalesi'nin hemen yanında Apovathra Plajı bulunuyor..

Gra Ligia: Yerapetra'nın 5 kilometre batısında yer alan Gra Ligia şehre en yakın plajlardan biri.

Long Beach (Koutsounari): Ierapetra'nın 5 kilometre doğusunda Koutsounari bölgesinde bulunan bu upuzun plaj, gri çakıl taşlarından oluşan zengin kumuyla ziyaretçileri etkiliyor.

Mirtos (Myrtos) 

Ierapetra’nın batısında, Ierapetra’ya 15 kilometre uzaklıkta bir sahil köyü olan Myrtos’a biz bayıldık. Ierapetra’da deniz rüzgarlı olduğunda genellikle yüzmek için Myrtos’a gidiliyor. Bu küçücük sahil kasabasında, sahil boyu harika kafeler, tavernalar var. Köyün içi de çok sevimli. Güzel tavernaları, kafeleri, hediyelik eşya dükkanları tertemiz deniziyle Mrytos deniz tatili için çok ideal bir konumda. Sessiz, sakin bir tatil için de tercih edilebilir. Konaklama için Butik oteller, pansiyonlar ve airbnb seçenekleri mevcut.

Makri Gialos: Ierapetra’nın doğusunda yer alan Makri Gialos adeta bir cennet. Berrak ve sığ sular hem çocuklar hem de yetişkinler için ideal. Sakin tatil özeleyenler burayı listelerine eklesinler. Ayrıca taverna ve kafeleri de çok güzel.

IERAPETRA'DA NE YİYECEĞİZ, NE İÇECEĞİZ?

Robinson Cretan Cuisine 

Makrigialos’a arabayla 6 dakikalık bir mesafede yer alan bu harika taverna Girit’te Peskesi’den sonra ikinci favori tavernamız oldu. Önünüzde harika bir deniz, tepemizde ağaçlar, kulağımızda dalga sesler eşliğinde Girit mutfağının şahane lezzetlerini deneyimliyorsunuz. Yediğimiz her şey çok lezzetliydi, özellikle hava karardıktan sonra Robinson’un bahçesinde yemek çok daha keyifli.

Casablanca İerapetra: İerapetra merkezinde yer alan bu cafede çok zaman geçirdik. Şahane bir bahçesi ve mutfağı var. Sabah krep, pankek, sandviç gibi seçenekleriyle kahvaltı için ideal, öğleden sonra ve akşam için de yiyecekleri, tatlıları gayet lezzetli. Ayrıca akşam kokteylleriyle de göz dolduran bir mekan.

Fisekas Ouzeri (Φισεκας Οὐζερί): Ierapetra sahilindeki bu tavernayı Belgin Hanım eşiyle birlikte işletiyor. Deniz kenarında yer alan tavernada Belgin Hanım misafirlerini çok güzel ağırlıyor, fiyatlar ise çok makul.

Olympio Cafe, Makry Gialos: Makry Gialos’ta deniz kenarında yer alan mekan bir aile işletmesi. Bu tavernayı seçtiğinizde şezlong ve şemsiye için ayrıca ücret ödemiyorsunuz. Mekanın sahibi gün boyu bize çeşitli ikramlarda bulunarak gönlümüzü de fethetti.

https://goo.gl/maps/puqspHc3sYuCtTEy8 

Vai Beach

Vai, Girit’in kuzey doğu ucunda yer alıyor. Ortalama 5000 üzerinde palmiye ağacıyla Avrupa’nın en büyük doğal palmiye ormanına sahip. Vai Plajında kendinizi tropik bir adada gibi hissediyorsunuz, palmiye ağaçları, mavi-yeşil kristal denizi ile mutlaka görmeniz gereken bir plaj burası. Arabayla plajın hemen yakınına kadar gidebiliyorsunuz. Plajda kafe ve tavernalar mevcut. Biz bu plajdan gerçekten çok etkilendik ve burada çok güzel vakit geçirdik.

Tourloti

Girit’in dağlarında çok güzel köyler var. Denizden sıkıldık biraz dağ havası alalım derseniz Doğu Girit'te, Agios Nikolaos'tan Sitia'ya giden yol üzerinde yer alan Tourloti köyü iyi bir nokta. Agios Nikolaos'a 42 kilometre, Sitia'ya 27 kilometre uzaklıkta bulunan Tourloti, dağ yamaçlara yayılmış küçük, geleneksel bir köy. Çiçekli sokakları, beyaz badanalı evleri, harika manzarası ve serin havasıyla Tourloti size iyi gelecek. Köyde küçük bir iki kafe ve taverna var.

Erotokritos Taverna Crete: Lastros Sitia şehrine ait bir köy Sitia'dan 35 km uzaklıkta bulunan bu köye yazma nedenim ise Erotokrıtos Tavernası. Adanın kuzey doğusuna geçtiyseniz bu şahane tavernaya uğrayın. Yemekleri ve manzarası çok güzel olan tavernanın çok tatlı bir kadın sahibi var.

https://goo.gl/maps/UcyJZfRskHVyzawK7