Berlin
Berlin Spree nehri kenarında bir kafede, telaşla yağmurdan kaçışan insanları izlerken aklıma Nazım Hikmet’in, Stockholm'den Vera’ya gönderdiği kartpostal üstüne yazdığı not geliyor: "Bu şehir güzelse senin yüzünden." Yemyeşil akıp giden Spree Nehrine, havada uçuşan sarı yapraklara, nice savaşlara tanıklık etmiş tarihi yapılara bakarken Berlin’i benim için diğer şehirlerden farklı kılan nedir diye, düşünüyorum. Aklımdan hızlıca parklar, tarihi yapılar, geniş caddeler, sinemalar, kültür sanat aktiviteleri, nefis tatlılar, büyük meydanlar, bisiklet yolları, okuduğumda beni heyecanlandıran cadde isimleri ve dünyanın her yerinden çeşit çeşit insan yüzleri geliyor. Evet, Berlin bir şehirden istediğim, beklediğim her şeyi bana ziyadesiyle veriyor. Yabancı olduğum bu şehir ben de tuhaf bir tanıdık olma, ait hissetme duygusu yaratıyor.
Berlin’e üçüncü gelişim ve bu kadar çok sevdiğim bu şehri artık yazmanın zamanı geldi. Berlin’e dair her şeyi bir yazıda anlatmak neredeyse imkansız fakat belli başlı görülmesi gereken yerleri başlıklar halinde anlatmaya çalışacağım.
Ulaşım: Berlin’de toplu taşıma, metro (U Bahn, S Bahn), otobüs, tramvay ve bazı bölgeler için bölgesel ekspres tren(RE) ile sağlanıyor. Toplu taşıma haritası ilk bakışta çok karışık ve içinden çıkılmaz bir sistemmiş hissi yaratsa da her şey çok düzenli ve sistematik bir şekilde çalışıyor. Zaten günümüzde "Google Map" sayesinde kaybolmak, gitmek istediğiniz herhangi bir yeri bulamamak gibi bir şey neredeyse imkansız. Tüm şehri toplu taşımayla gezmeniz mümkün fakat ücretler biraz pahalı. Bazı insanlar yanlışlıkla aldıkları ya da çeşitli nedenlerden kullanamayacakları biletleri farklı sitelerde uygun fiyata satıyor.Toplu taşıma bileti almadan önce buralara göz atmakta fayda var.
Her istasyonda bilet alma otomatları var, otomatlarda Türkçe dil seçeneği de mevcut. Seyahatinize uygun bileti aldıktan sonra otomatın hemen yanında bulunan makinada biletinizi damgalatmanız gerekiyor. Tüm toplu taşıma araçlarında, beklemediğiniz bir anda bilet kontrol yapan görevliler karşınıza çıkabilir. Bu yüzden "nasıl olsa biletsiz de binebiliyoruz yeah" diyerek bilet almamazlık yapmayın. Cezalar oldukça yüksek (60 euro) ve gözünüzün yaşına da bakan yok.
Toplu taşıma A, B, C olarak üç bölgeye ayrılmış. Şehir içinde gezmek için AB bileti almanız gerekiyor. AB tek yön bilet ücreti 2,80 euro, günlük sınırsız bilet 7 euro, haftalık bilet ise 30 euro.
Toplu taşımayla ilgili ayrıntılı bilgiye şu linkten ulaşabilirsiniz: https://www.berlin.de/en/public-transportation/1748248-2913840-tram-metrotram.en.html
Berlin Hauptbahnhof (Berlin Merkez Tren Garı): Avrupa’nın en büyük tren garı ünvanını alan gar, 2006 yılında 175 bin metrekarelik bir alan üzerinde kurulmuş. Berlin ve Avrupa’nın pek çok noktasına buradan ulaşım mümkün. 5 katlı olan gar restoranları, uluslararası zincir mağazaları, marketleri, kafeleri ve kitapçılarıyla 24 saat açık bir yaşam merkezi gibi. Berlin Hauptbahnhof, sadece ulaşım amacıyla değil, modern mimarisini görmek için bile ziyaret edilebilir. https://www.bahnhof.de/bahnhof-de/bahnhof/Berlin_Hauptbahnhof-1029794
MÜZELER
Müzeleri gezmek için Museum Pass Berlin (Berlin Müze Kart) aldım, kartın geçerlilik süresi üç gün, fiyatı 29 euro. Kartı, müze girişlerinde bulunan gişelerden, turizm danışma ofislerinden, veyahut internetten online olarak almanız mümkün. Müze kart 35 müzede geçerli fakat üç gün içinde o kadar müzeyi ziyaret etmek pek mümkün değil. Yine de tek tek müze giriş ücreti ödemektense Berlin Müze Kartla gezmek çok daha ekonomik. Ayrıca üzülerek belirtmek isterim ki DDR Müzesi, Berliner Dom, Charlottenburg Sarayı, Stasi Müzesi Berlin Müze Karta dahil değil. Berlin Müze kartla ilgili ayrıntı bilgiye şu linkten ulaşabilirsiniz: https://shop.visitberlin.de/en/museum-pass-berlin.html?affiliateId=29
Müzeler Adası'nı anlatmadan Duvar yıkılmadan önceki Berlin'i yani Doğu Almanya'yı daha iyi anlamak için gezmeniz gereken iki müzeden DDR ve Stasi'den bahsetmek istiyorum.
DDR Museum (DDR Müzesi): Berlin Müze Kart bu müzede maalesef geçmiyor. Müzeye giriş ücreti yetişkinler için 9,80 euro. Eğer biletinizi önceden online olarak alırsanız küçük bir indirim oluyor (8,50 euro). Doğu Almanya siyasetine, tarihine, Doğu Alman halkının gündelik yaşam tarzına ilginiz, merakınız varsa bu müzeyi mutlaka gezmelisiniz. DDR interaktif bir müze. DDR da yaşayan bir ailenin salonu, mutfağı, banyosu, yatak odası o dönemin eşyalarıyla vücut bulmuş. Siz temsili olarak oluşturulmuş bu odaya girip koltuğunda oturabilir, mutfak malzemelerine dokunabilir, banyo dolaplarının içini karıştırabilirsiniz. Sorgu odalarını, tek kişilik hücereleri, DDR’da bir işçinin, işyerindeki soyunma dolabını görmek, dokunmak o dönemi gözünüzde canlandırmanıza yardımcı oluyor. Berlin’e gidip ziyaret etmeden dönmemeniz gereken müzelerin başında kesinlikle DDR Müzesi olmalı. https://www.ddr-museum.de/en
STASI Museum (STASI Müzesi): Giriş ücreti 8,00 euro olan müze binası Doğu Almanya Güvenlik Bakanlığı olarak kullanılmış. Bina 2012 yılında aslına sadık kalınarak müze olarak ziyarete açılmış. Doğu Almanya Devlet Güvenlik Bakanı Erich Mielke'nin kullandığı odalar, orijinal halleriyle sergileniyor. Stasi, Doğu Almanya’da yaşayan hemen hemen herkesi fişlemiş, takip etmiş, dinlemiş bir istihbarat teşkilatı. Yasak yayınlara radyoaktif madde bulaştırarak, yayınlara dokunanları ele geçirmeye çalışmaya kadar işi ifrata vardıran yöntemleri var. Bakanlık rejime karşı tehlike oluşturabileceğini düşündüğü herkesi fişlemiş. Stasi Müzesi, DDR istihbarat teşkilatını tarihçesiyle, fotoğraf ve eşyalarıyla anlamanızda etkili bir müze.
Müzenin gösterişten uzak kafesinde oldukça ucuza kahve içmeyi de ihmal etmeyin.
https://www.stasimuseum.de/en/enindex.htm
Museumsınsel Berlin (Berlin Müzeler Adası): Spree Nehri üzerinde kurulan Berlin Müzeler Adası "Unesco Dünya Mirasları" listesinde yer alıyor. Ada üzerindeki müzeler; Altes Museum (Eski Müze), Bode Museum, Pergamon Museum( Bergama Müzesi), Alte Nationalgalerie, Neus Museum. Tüm bu müzeleri Berlin Müze Kartı’yla (Museum Pass Berlin) ziyaret edebilirsiniz. Tüm müze girişlerinde ücretsiz olarak çanta ve montlarınızı bırakabileceğiniz dolap ve vestiyer var. Sırt çantası ya da yanınızda suyla müzeyi gezmenize izin verilmiyor. Gezerken yanınızda bulundurmanız gereken şeyler varsa (gözlük, telefon vb.) küçük boy çanta almanızı tavsiye ederim.
Altes Museum (Altes Müzesi): Antik Çağ müzesidir, Yunan, Roma, Etrüsk eserlerini müzede bulabilirisiniz. Eserlerin yanı sıra 1830 yılında Karl Friedrich Schinkel tarafından yapılan bu bina mimarisiyle tek başına görülmeye değer. https://www.smb.museum/museen-und-einrichtungen/altes-museum/home.html
Bode Museum (Bode Müzesi): İkinci Dünya Savaşı’nda binanın kubbesi ciddi hasar görmüş. 1948-1996 yılları arasında bina yeniden inşa edilmiş. Bu yenilenmiş haliyle Spree Nehri kenarında yükselen bina ihtişamıyla göz dolduruyor. Müzede Bizans sanatı, heykel koleksiyonu ve madeni paraların yanısıra tablo galerisi de ziyarete açık. https://www.smb.museum/museen-und-einrichtungen/bode-museum/home.html
Pergomon Museum (Bergama Müzesi): Müzede Bergama Zeus Sunağı’nın (Pergomon Altar) sergilendiği bölüm, 2013 yılından beri tadilatta olduğu için ziyarete açık değil. Tadilatın 2023 yılında bitirilmesi planlanıyor. Berlin’e gitmişken Bergama Zeus Sunağı’nı da mutlaka göreyim diyorsanız, seyahatinizi 2023 sonrasına bırakın. Ben 2010 yılında Berlin’e gittiğimde Sunağı görmüş ve hayran kalmıştım. Zeus Sunağı dışında müzede; Milet Pazar Kapısı, İştar Kapısı, Alay Yolu ve İslam Sanatları bölümlerini gezmeniz mümkün.
https://www.smb.museum/museen-und-einrichtungen/pergamonmuseum/home.html
Alte Nationalgalerie (Eski Ulusal Galeri): Resim ve heykel müzesidir. Alman ressamlar Adolph Von Menzel, Theodor Hidebarandt, Carl Blechen, Caspar David Friedrich eserlerinin yanı sıra Monet, Renoir, Manet gibi ressamların da tablolarını görebilirsiniz. Müzede görmeyi hiç beklemediğim eser ise hemen ana giriş kapısının sol tarafında yer alan Osman Hamdi Bey’e ait Ab-ı Hayat Çeşmesi tablosu oldu. Ayrıca müzenin bahçesi güzel ve dinlenmek için ideal. https://www.smb.museum/museen-und-einrichtungen/alte-nationalgalerie/ausstellungen/detail/art-of-the-19th-century.html
NEUES Museum (NEUES Müzesi): Müzenin en önemli eseri Mısır kraliçesine ait Nefertiti Büstü. Nefertiti Büstü tek başına bir odada sergileniyor. Bir camekanla korunan büstün etrafında üç koruma görevlisi nöbet tutuyor. Mısır Kraliçesi Nefertiti’nin güzelliğini aklınıza not etmeniz gerekecek çünkü büstün fotoğrafını çekmek yasak. https://www.smb.museum/museen-und-einrichtungen/neues-museum/home.html
Berlin Müzeler Adası’nda yer almayan fakat Museum Pass kartınızla gezebileceğiniz üç müze daha var. Deutsches Historisches Museum (Alman Tarihi Müzesi), Hamburger Bahnhof Museum, Sammlung Scharf-Gerstenberg Museum.
Deutsches Historisches Museum (Alman Tarihi Müzesi): 500 yılından başlayarak 1994 yılına kadar geçen zamanda, Almanya tarihinde yer alan önemli gelişmeler kronolojik olarak müzede sergileniyor. Müze dört kattan oluşuyor, son katı(bodrum) gezmeden çıkmamanızı öneririm. https://www.dhm.de/
Hamburger Bahnhof -Museum für Gegenwarth): Eski bir tren istasyonu restore edilerek modern sanat müzesi olarak ziyarete açılmış. Modern sanat müzelerinden hoşlananlar gidebilir. Berlin Bahnhof’a (Berlin Central Station) yürüme mesafesinde olan müzede bazı özel sergiler için ayrıca ücret ödemeniz gerekiyor. https://www.smb.museum/en/museums-institutions/hamburger-bahnhof/home.html
Sammlung Scharf-Gerstenberg Museum: Salvador Dali, Victor Hugo, Rene Magritte, Max Ernst, Hans Bellmer gibi sürrealist sanatçıların eserlerini görmek istiyorsanız Charlottenburg Sarayı'nın (Schloss Charlottenburg) karşısında bulunan bu müzeyi ziyaret edebilirsiniz. https://www.smb.museum/museen-und-einrichtungen/sammlung-scharf-gerstenberg/home.html
Berlin’in Meydan, Cadde, Parkları
Gelelim Berlin’in park ve meydanlarına. Berlin park, meydan zengini bir şehir. Benim için tarihi mekanları gezmek, bir tabloda, bir heykelde, bir objede zamanı durdurmak, bugünden geçmişe bakmak gibi. Bunun yanında misafiri olduğum şehirlerin sokaklarında, caddelerinde, parklarında dolaşmak da başka güzel. Hele Berlin’de yürürken bir yön tabelasında Roza Luxemburg Platz, Hannah-Arendt Straße, Karl Marx Alle gibi isimleri görmek tarifsiz bir mutluluk.
Alexanderplatz Meydanı: Berlinlilerin deyimiyle Alex, Berlin’e ziyarete gelen herkesin en az bir kez geçtiği, vakit geçirdiği bir meydan. Berlin Müzeler Adası’na, Berlin Katedrali’ne, Spree Nehri’ne yürüme mesafesinde bulunan meydanda pek çok alışveriş merkezi (Alexa, Primark, Satürn) fast food restoranlar, kafeler bulunuyor. Ayrıca Berlin’i 360 derece seyredebileceğiniz Berliner Fernsehturm (televizyon kulesi), dünya çapındaki saatleri gösteren Weltzeituhr (dünya saati) Alexanderplatz da yer alıyor.
Marx-Engels-Forum: Müzeler adasına doğru yürürken Marx ve Engels’in heykellerinin küçük bir parkta karşınıza çıkması Berlin’in en güzel süprizlerinden biri. Berlin Mitte semtinde, halka açık bir parkta Marx ve Engels'in görkemli heykelini ziyaret edebilirsiniz.
Potsdamer Platz: Brandenburg Kapısının güneyinde yer alan meydan eğlence ve iş merkezleriyle ünlü. Meydanın en bilinen binası ise Sony Center.
Gendarmenmarkt: Meydanın tam ortasında mimar Friedrich Schiller’in heykeli de bulunuyor. Meydanda; Opera Binası, Fransız Katedrali, hediyelik eşya dükkanları ve restoranlar yer alıyor.
Kurfürstendamm Nam-ı değer Ku’damm: Alışveriş yapmayı, şatafatlı lüks dükkanlar görmeyi seviyorsanız buraya gidin. Sağlı sollu caddeye taşmış kafeleri, lüks dükkanları ile oldukça ilgi çekici bir yer. Ayrıca Kaiser-Wilhelm Gedanchtnis (Yıkık Kilise) bu meydana çok yakın. II.Dünya Savaşı sırasında büyük hasar gören kiliseyi Almanlar o günlerin hafızalardan silinmemesi için restore etmemişler. https://gedaechtniskirche-berlin.de/
Hackescher Markt: Mitte semtinin en ünlü yerlerinden birisi de Hackescher Markt ve burada bulunan Höfe Geçidi. Burası içinde bir sinemanın da olduğu güzel bir avlu. Sokak sanatının en güzel örneklerinden olan grafitileri burada görebilirsiniz. Bize bu avludan Berlin’de yaşayan arkadaşımız bahsetmiş ve eklemişti "Duvarlara dikkatle bakın, Deniz Gezmiş grafitisini kaçırmayın". Öyle yaptık ve kaçırmadık. Berlin’de bir duvarda Deniz Gezmiş resmiyle karşılaşmaktan onur duyduk.
Kreuzberg: Buraya "Küçük İstanbul" deniyor. Semtin hemen girişinde "Kreuzberg Meydanı" yazması semtin sakinleri hakkında hemen bilgilenmemizi sağlıyor. Almanca ya da İngilizce bilmiyorsanız hiç dert etmeyin çünkü Kreuzber’de Türkçe bilmeniz yeterli. Pek çok mekanın adı zaten Türkçe. Türk marketler, restoranlar, kafeler her yerde. Kreuzberg sadece Türkiyeliler için değil, Almanlar ve Berlin’i ziyarete gelen tüm turistler için de barları, kanal gezileri, restoranları, gece kulüpleriyle cazibe merkezi.
Meydanlar, parklar dedik ama "Berlin’de gezilecek yerler" diye, google da arama yaptığınızda karşınıza mutlaka çıkacak olan Brandenburg Kapısı, Reichstag, East Side Galery (Doğu Yakası Galerisi), Check Point Charlie ve Holokost Anıtından da söz etmeden geçmeliyim.
Brandenburger Tor (Brandenburg Kapısı): 1788-1791 yıllarında inşa edilen kapının mimarı, Atina’daki Akropolis’in giriş kapısından etkilenerek bu kapıyı yapmış. 2. Dünya Savaşı sırasında naziler Brandenburg Kapısını bir simge haline getirmiş ve kapıyı yıkmak için ellerinden geleni yapmış. Savaş sonunda Almanya doğu ve batı olarak ikiye bölünmüş ve kapıyı iki taraf da kullanmamış. Duvar yıkılıp yeniden birleşme olunca 1989 tarihinde kapı halkın ziyaretine açılmış. Brandenburg Kapısı Doğu ve Batı Almanya’nın birleşmesini sembolize ediyor. Kapı araç trafiğine kapalı ve turistlerin uğrak yeri.
Under den Linden (Ihlamurlar Altında): Bu cadde adını Prusya Kralının diktirdiği ıhlamur ağaçlarından almış. Brandenburg Kapısı’ndan başlayan caddeyi sağlı sollu ıhlamur ağaçları kaplıyor. Ihlamur ağaçları altından geçerek yapacağınız yürüyüşü çok seveceğinize eminim
Reichstag (Alman Parlamento Binası): Parlamento binası son derece etkileyici bir mimariye sahip. Binanın 2. Dünya Savaşı sırasında hasar gören bölümü cam kubbe ile yenilenmiş. Binanın önündeki bahçe de çok güzel. Bahçede çimlere yayılıp bu mimarlık harikasını seyre dalabilirsiniz.
East Side Galery (Doğu Yakası Galerisi): Dünyanın her yerinden duvara giden ressamların yaptığı 105 kadar resim içeren galeri, Berlin’in uluslararası anıtı olarak kabul ediliyor. Galerinin en popüler resmi, Rus ressam Dimitri Vrubel’in, 1979 yılında, DDR (Alman Demokratik Cumhuriyetİ) kuruluş yıldönümü kutlamalarında, Sovyetler Birliği Komünist Partisi Genel Sekreteri Leonid Brejnev ile Sosyalist Birlik Partisi’nden Eric Honecker’in rus geleneklerine göre birbirlerine sarılıp öpüştüğü fotoğraftan yaptığı resimdir. Bu fotoğrafı Berlin’de DDR müzesi dahil pek çok kartpostal üzerinde görebilirsiniz.
Check Point Charlie: Kureuzberg’de bulunuyor giriş ücreti 14,50 euro. Doğu ve Batı Berlin arasında Almanya ve Sovyet askerlerinin nöbet tuttuğu sadece üst düzey yöneticilerin geçmesine izin verildiği geçiş noktası. https://www.berlin.de/sehenswuerdigkeiten/3560059-3558930-checkpoint-charlie.html
Holokost Anıtı: Berlin’de katledilen Avrupalı Yahudiler için yapılmış anıttır. Soykırımı hatırlatan farklı boyutlardaki beton bloklardan oluşan anıtla ilgili tanımlama ise çarpıcı: "Sözde düzenli olan bir sistemin insanlıkla bağının kopmasını simgelemektedir."
Treptower Parkı: Berlin’in doğu bölgesinde yer alan park oldukça büyük bir alana yayılmış. Muhteşem doğasının yanı sıra Treptower Ehrenmal (Sovyet Savaş Anıtı) ile de bilinen, meşhur bir parktır. Anıtla ilgili Wikipedia’dan aldığım detaylı bilgiyi Türkiye’den sayfaya giriş yapamayacaklar için aşağıya kopyalıyorum. https://tr.wikipedia.org/wiki/Sovyet_Sava%C5%9F_An%C4%B1t%C4%B1_(Treptower_Park%C4%B1)
"Sovyet mimar Yakov Belopolskiy ve Sovyet heykeltıraş Yevgeniy Vuçetiç tarafından tasarlanmış olup elinde birer kılıç ile çocuk tutan, Nazilerin sembolü olan svastika sembolünün parçalanmış hali üzerinde yer alan bir Sovyet askerini tasvir eder. Yaklaşık 12 m uzunluğunda ve 70 ton ağırlığındaki anıtın bulunduğu meydanda ayrıca Berlin Muharebesi'nde ölen yaklaşık 7 bin Sovyet askerinin mezarları da bulunmaktadır.
Anıt, Büyük Vatanseverlik Savaşı kapsamında Nazilerin yenilmesiyle birlikte Avrupa halklarının faşizmden kurtuluşunu anlatan semboller arasında yer alır. Berlin'de II. Dünya Savaşı'ndan sonra inşa edilen üç sovyet savaş anıtından biridir. Diğer iki anıt Tiergarten ve Pankow'da yer alır. Anıt ayrıca Magnitogorsk'deki Geri-İleri Anıtı ve Volgograd'daki Anavatan Çağırıyor anıtı ile birlikte savaş kılıcı taşıyan heykel triptiğinin bir parçasıdır."
Viktoria Park: Berlin’in Kreuzberg Bölgesinde yer alan bir şehir parkıdır. İçinde yapay şelaleler ve iki küçük de üzüm bağı yer alır. Doğası ve dokusuyla oldukça etkileyici olan parkta tüm gün çimlere yayılıp vakit geçirebilirsiniz.
Mauerpark: Özellikle pazar günleri ve güzel havalarda ziyaret etmenizi tavsiye ederim. Çimlere uzanmış ya da piknik yapan insanlar, müzik yapan gruplar, dans gösterileri ne ararsanız bulacağınız park adeta bir panayır alanı gibi. Ayrıca içinde bir de küçük bit pazarı var. Pazarda ikinci el kıyafetler, oyuncaklar, plaklar, hediyelik eşyalar, antika objeler satılıyor.
Yeme İçme Mekanları:
Berlin’e sadece gastronomik gezi yapmak için gidilebilir desem sanırım abartmış olmam. Tüm dünya mutfaklarından restoranları bulabileceğiniz Berlin, yemeyi sevenler için çok fazla alternatif barındırıyor. Ayrıca vejetaryen ve vegan beslenenler için de çok fazla alternatif var. Yine Berlin’de yaşayan ve damak zevkine çok güvendiğim bir arkadaşımın tavsiyesiyle gittiğimiz üç restoran ve bir barı sizlerle paylaşmak istiyorum.
W Pizza: Burada yediğim pizza hayatım boyunca yediğim en güzel pizzaydı diyebilirim. Menülerinde vejetaryen ve vegan pizza da var. http://wpizza.de/
I Due Forni: Güneyli İtalyanların işlettiği anarşist pizzacı. Pizzalarının lezzetinin yanında mekan da çok ilgi çekici. Dünyanın pek çok şehrinden solcu posterler, afişler ve yazılar mekanın duvarlarını süslüyor. https://www.facebook.com/pages/I-Due-Forni/154460154586282
Adana Grillhaus: İsminden de anlayacağınız üzere burası bir kebapçı. Berlin’de fonda Ahmet Kaya çalarken, Adana’yı aratmayacak lezette kebapları mideye indirebilirsiniz. http://adanagrillhaus.de
Wohnzımmer: Yemek yiyebilmenin yanında çok çeşitli içkilerin bulunduğu Berlin’in oldukça elegant barlarından biri. Dekorasyonu da çok güzeldi. http://www.wohnzimmer-bar.de/
Bunlara şu iki yeri daha eklemek istiyorum.
Südblock Berlin: Kreuzberg meydanına çok yakın olan mekanda bolca Türkiyeli ile karşılaşabilirsiniz. Güzel bir bahçesi de olan mekanın mercimek çorbası, soğuk Berlin havasında çok iyi gitti doğrusu. https://www.suedblock.org/wp/
Bavul Cafe Berlin: Berlin’de yaşayan Birgün Gazetesi çevresinden arkadaşların yeni açtığı kafenin güzel bir kütüphanesi ve şirin bir bahçesi var. Çayı da her zaman taze. https://www.facebook.com/bavulcafe/