İsviçre bisiklet turumuzun 5. gününde Alplere çıktık. Daha önceki günlerde çıkamadığımız Avrupanın en yüksek noktasının acısını burada çıkarmış olduk. Gerçekten de Alplerin buzullarına böyle yakın olmak çok keyifliydi. Herkese önerebileceğim bir deneyim oldu.
İsviçre turumuzun 4. gününde Grimsellpass geçişini yaptık. Yaklaşık 20 km yol boyunca 1500 metre civarı yükselmemiz gerekiyordu. Bu yolu bisiklet sürerek bir günde harcamak yerine otobüsle çıkmaya karar verdik. Otobüsle giderken bisiklet ve paten ile burayı çıkan çok kişi de gördük.
İsviçre turumuzun üçüncü gününde iki göl yanından geçiyoruz. Bu iki göl arasında bulunan ve aynı zamanda Avrupanın en yüksek noktasına (Jungfrau) çıkış yeri olan Interlaken'den geçiyoruz. Buradan geçerken çıkış için doğru zamanı yakalayamadığımızdan Alpleri gezmeyi bir sonraki durağımıza bırakmaya karar veriyoruz.
Bu benim ilk bisiklet turum. İlk bisiklet turumun İsviçre'de olması bir yandan iyi bir yandan da kötü oldu tabi ki. İlk bisiklet turunun yapılabilecek en güzel ülkelerden birinde olması güzel, ilk turun çıtasının bu kadar yüksek olması diğer turlar açısından kötü oldu diye düşünüyorum :)
İsviçre bisiklet turumuzun ikinci gününde yaklaşık 70 km yol yaparak Aarburg'dan Bern'e ulaştık. Bugünün en güzel yanı tüm yolculuk boyunca göreceğiniz bütün evlerin pencerelerinin rengarenk çiçeklerle dolu olması. Adeta görsel bir şölen eşiliğinde rotanızı yapıyorsunuz ve akşamında Aare Nehrine ulaşarak günü yorgunluğunu tatlı suda yüzerek atıyorsunuz.
Çadırlar için oldukça geniş bir alanı olan bu kampta, çadır konaklama ücretinden sadece 5 Euro fazlasına bungalovda da kalabilirsiniz. Bungalov içerisinde iki tane tek kişilik yatak, giysi dolabı, ısıtıcı, klima bulunuyor. Tuvalet ve duş dışarıda.
Venedik, gerçekten de hayal ettiğimiz gibi bir masal şehri. Sokakların çoğu su altında kaldığından, şehir içinde ya labirent gibi sokaklarda köprülerden geçerek yada kayıklarla geziyorsunuz. Festival zamanını göremedik ama maske satan dükkan sayısından belli ki çok renkli bir karnaval yaşanıyor bu şehirde.
Sessizliğe çok önem veren, sakin, düzenli ve tertemiz bir kamp alanı. Sessizlik ve misafirlerin rahatı o kadar önemli ki, sabah 7'den önce kamp alanından ayrılmak istiyorsanız aracınızı geceden dışarı çıkartmak zorundasınız. Bu saatten önce kesinlikle motor sesi duymak mümkün değil.
Floransa'nın kuzey doğusunda, Venedik'in güney batısında kalan bu küçük İtalya şehri, turistik hale gelmemiş, sakin, sessiz ve sevimli bir yer. Eğer İtalya tatiliniz için yeterince vaktiniz var ise ve Floransa ile Venedik arasında küçük bir mola vermek ve dinlenmek isterseniz uğramanızı tavsiye edebileceğimiz bir şehir.
Arno nehrinin iki kıyısında kurulu olan Floransa, sanat müzeleri, galerileri, tarihi ve Ponte Vecchio köprüsü ve meydanı ile ünlü muhtemelen en sevilen İtalya kentlerinden biri. Şehrin merkezi kadar şehrin dışında kalan kırsal kesimler de özellikle şarap ve yemek meraklıları için ilgi çekici.
Roma Şehrini gezmek istiyorsanız ve çadır yada bungalovda kalmayı tercih ediyorsanız, en fazla iki otobüs ile yada bir otobüs ve bir metro ile şehrin heryerine kolaylıkla ulaşabileceğiniz 24 saat güvenliği olan bir kamp alanı.
Garda Gölü'nde yapacağınız en güzel şey, bir bisiklet kiralayarak nehir boyunca devam eden bisiklet yolunda gezi yapmak. Yolun sonunda Ponti Mincio'ya ulaşıyorunuz. Garda'da konaklama isterseniz, gölün her iki kıyısında da kamp alanları mevcut.
Pisa Kulesi'ni tek başına bir yapıt olarak düşünmüştük hep. Meğer bu ünlü kule, Piazza dei Miracoli'de (Mucizeler Meydanı) bulunan şehir katedralinin çan kulesiymiş. Pisa şehri, Arno nehri kıyısının iki yanına kurulu, İtalya'nın en ünlü üniversitesi olan Pisa Üniversitesi'nin de bulunduğu küçük ve sevimli bir şehir.
İtalya'nın Liguria olarak adlandırılan bölgesinin en büyük liman kenti olan Cenova, gerçekten de tam bir liman kenti. Şehrin ana merkezi sahilin hemen kenarında kurulu. Sahilde yer alan 'The Porto Antico - Old Port' dedikleri eski liman ve 'Aquarium' sualtı müzesi en çok ilgi çeken yerlerden.
Bergamo'ya Milano'dan trenle ulaşabilirsiniz. Bergamo iki kısımdan oluşuyor. Aşağı taraftaki Yeni Şehir ve yukarıda bulunan Eski Şehir. Aşağıdan yukarıya çıkış çok keyifli. Teleferikle de çıkılabiliyor ama yürümenizi tavsiye ederiz. Yukarıdaki sokakların yerleri arnavut kaldırımına benzer iri çakıl taşlarından yapılmış. Yukarıdan şehrin manzarası da güzel. Yukarıda gayet çekici pastaneler bulunuyor.