Roma

Roma’yı anlatan tüm gezi yazıları söze şehrin tam bir açık hava müzesi olduğunu söyleyerek başlar. Bu tanımlama Roma’ya birebir uyar. Şehrin her köşesinde sizi kendisine hayran bırakacak bir bina, çeşme, meydan, heykel, sokak mutlaka vardır. Katolik mezhebinin ruhani merkezi Vatikan’ı da içine alan Roma’ya aşık olmamak mümkün değildir. 

Roma'yı çok yorulmadan keyifle gezebilmek için nasıl bir gezi yapmak istediğinize karar vermelisiniz. Tüm müzeleri, sarayları gezeyim derseniz şehri gezmek için 4-5 gün yetmez bunun yerine en çok görmek istediğiniz müzeleri belirleyip şehri açık hava müzesine dönüştüren meydanları, kiliseleri, sokakları, çeşmeleri görmenizi tavsiye ederiz. 

Bana göre şehirleri tanımanın en güzel, en keyifli yolu şehri yürüyerek gezmek. Roma küçük ve düz bir şehir olduğu için günlük 4-5 saatlik yürüyüşle rahatlıkla tüm şehri gezebilirsiniz. Ayrıca bu karbonhidrat cenneti şehirde yediklerinizi eritmek için bunu bilhassa tavsiye ederiz :) Yok ben yürümeyeyim derseniz de elbette şehirde otobüs, metro gibi toplu taşıma araçları mevcut. Dilerseniz altrenatif ulaşım araçlarından bisiklet ve scooter kiralayarak da gezinizi kolaylaştırabilirsiniz. Biz genelde yürüdüğümüz için satın almadık ama hem ulaşımda kullanılan hem de bazı müzelere ücretsiz giriş yapmanızı sağlayan 3 ya da 7 günlük ‘Roma Pass’ biletleriyle daha ekonomik bir gezi yapabilirsiniz. 

Roma'da Konaklama 

Roma’ya şubat ayının başında gittik ve 7 gün kaldık. Roma her mevsim çok turist çeken bir şehir olduğu için konaklama, yol, müze girişleri gibi organizasyonları orada kalmayı planladığınız tarihten çok önce yapmanızı öneririz. 

Konaklama için pek çok alternatif var. Biz genelde airbnb evlerinde kalmayı tercih ediyoruz. Trastevere bölgesinde yer alan eski bir Roma apartmanında gece başına 100 euro ödeyerek kaldık. Kiraladığımız daire en üst kattaydı ve bu biraz yorucu olmadı değil ancak Roma’da binalar çok eski ve asansörlü bina bulmak zor. 

Merdiven tırmanma zorluğuna rağmen hem evin konumu hem de manzarası nedeniyle kaldığımız evi çok sevdik. Burada küçük bir not daha düşeyim; Roma’da musluk suyu içilebiliyor hatta ev sahibimiz Roma’da musluktan akan suyun dünyanın en iyi sularından biri olduğunu söyledi, biz onun yalancısıyız :) Şehri gezerken yanınıza suluklarınızı alın. Meydanlarda, sokaklarda su içebileceğiniz küçük çeşmeler var; yani suya boşuna para vermeyin deriz. 

Roma’da Gezilecek Yerler

Yazının başında da anlatmaya çalıştığım gibi aslında Roma’nın her yeri gezilecek yer kategorisinde yine de öne çıkan mekanları listelemekte fayda var. Biletle ziyaret edilen tüm müzeler için biletlerinizi önceden online olarak almanızı tavsiye ederim. Böylece hiç sıra beklemeden içeri girersiniz ayrıca bilet bulamama gibi bir durumla da karşılaşmazsınız. 

Trastevere ve Tiber Nehri: Trastevere, Roma şehir merkezinden Tiber Nehri ile ayrılan bir semt. Dar sokakları, eski binaları, restoranları, kafeleri, manavları, hediyelik eşya dükkanları, Santa Maria isimli küçük meydanı ile Roma’yı hissedebileceğiniz bu semti biz çok çok sevdik. Bölgede bulunan üniversite dolayısıyla dikkat çeken bir genç nüfusun olduğunu, bölgenin barlarının da hareketli ve eğlenceli olduğunu da ekleyeyim. Tiber nehri şehrin ortasından geçiyor ve özellikle geceleri Tiber üstündeki bir köprüden şehre bakmak bambaşka bir keyif. Nehir boyunca yürüyüş yapmanızı tavsiye ederiz.

Kolezyum (Colosseum): Kolzeyum’un yapımına MS 70-72 yılları arasında başlanmış ve Vespasion’un oğlu İmparator Titus döneminde MS 80 yılında yapımı tamamlanmış. Halkı eğlendirmek için yapılan bu amfitiyatroda gladyatör dövüşleri, tiyatro oyunları oynanırmış. Gezerken aklıma filmlerde izlediğim gladyatör dövüşleri gelince biraz irkilmedim değil :) Etkileyici bir mimari ve tarihe sahip Kolezyum’u gezmeden Roma’dan ayrılanları, Roma’yı görmüş saymıyorlarmış bilesiniz!

Konstantin Takı: Kolezyum’un hemen yanında bulunan bu zafer anıtı İmparator Konstantin’in Milvian Köprüsü Savaşını(M.S. 312 yılında) kazanması anısına, Roma Senatosu ve halkı tarafından M.S. 315 yılında yapılmış. Takın üzerinde bulunan kabartmalarda Konstantin’in savaşları ve sivil yaşam tasvir ediliyor.

Roma Forumu (Foro Romano): Antik Roma’nın her açıdan merkezi olan Foro Romano için önceden netten bilet almayı unuttuğumuz için, biz maalesef  gezemedik. Forumun girişinde bilet satan gişe yoktu  görevli bizi online bilet almaya yönlendirdi ve fakat  internet sorunu yüzünden online bilet alamadık. Artık Roma Forumu gezmek için bile olsa ikinci kez Roma’ya gelmemiz şart oldu :) Bu arada Kolezyum ve Roma Forumu için tek biletle giriş yapmanızı sağlayan seçenekler mümkünmüş bunu biz gözden kaçırmışız, siz kaçırmayın: https://www.getyourguide.com/colosseum-l2619/

Pantheon: Pantheon kelime olarak Yunanca kökenli, ‘tüm tanrılarla ilgili’ gibi bir anlamı var. Pantheon için tüm tanrılara adanmış ya da bütün tanrıların tapınağı da diyebiliriz. Roma’da Piazza della Rotonda meydanı içinde yer alan Pantheon’u ücretsiz ziyaret edebilirsiniz. Pantheon’un içine girince kubbenin büyüklüğü ve ihtişamı karşısında açık kalan ağzımı, sevgilimin uyarısıyla kapattığımı belirteyim :)

Vatikan Müzesi ve Sistina Şapeli: Dünyanın en büyük müzeleri arasında yer alan Vatikan müzesi 54 galeriden oluşuyor. Göreve gelen her Papa, Vatikan sarayları veya odaları içerisine eserler yaptırmış veya toplamış; Leonardo Da Vinci, Raffaello Sanzıo (Raphael), Titian, Gıovanni Bellini, Michalengelo gibi sanatçıların eserlerinin yer aldığı müze muhteşem!

Biz müzeyi daha verimli bir şekilde gezmek için rehberli tur aldık. Rehberimizin bize aktardığı bilgiye göre müze içinde her bir eser için 3 dakika ayırırsak müzenin tüm bölümlerini ancak 4 yılda gezebilirmişiz. Vatikan Müzelerini  biraz daha detaylı gezmek gibi bir düşünceniz varsa, bu bilgi aklınızda olsun :) 

Müzenin En İlgi Çekici Bölümleri: Sistina Şapeli, Raphale Odaları, Borgia Daireleri, Harita Galerisi, Pio Celementino Müzesi, Niccolina Şapeli, Mısır ve Etrüsk Müzeleri, Pinacoteca, Cihiaramonti ve müzeden çıkarken kullanacağınız Giuseppe Momo Spiral Staircase) yani döner merdiven.

Sistina Şapeli müzenin en çok ziyaretçi çeken bölümü. Şapelin Michelangelo tarafından yapılan İsa ve Musa’nın hayatından sahnelerin tasvir edildiği freskleri Rönesansın temel unsurlarından biri olarak kabul ediliyor. Şapel içinde yüksek sesle konuşmak ve fotoğraf çekmek yasak. 

Sant' Angelo Kalesi (Castel Sant’Angelo): Şehri yukarıdan seyredebileceğiniz güzel bir nokta. Kale aynı zamanda Ulusal Müze ve her katında sergilenen tarihi eserler bulunuyor.

Trevi (Aşk) Çeşmesi: 'Fontana di Trevi' veya Trevi Çeşmesi Roma'nın en ünlü çeşmesi hatta dünyanın en ünlü çeşmesi olduğunu da söyleyebiliriz. Pek çok filmde, İtalya’yı anlatan her fotoğrafta kendisini görmüşüzdür. Trevi adı Tre Vie'den (üç yol) geliyor, çünkü çeşme üç sokağın buluşma noktasında yer alıyor. Yaklaşık 20 metre genişliğinde ve 26 metre yüksekliğindeki Trevi Çeşmesi aynı zamanda şehrin en büyük çeşmesi.

1954 yılında çekilen "Three Coins in the Fountain" filminde Roma’da çalışan üç Amerikalı genç kadın Aşk Çeşmesine para atıp aradıkları aşkı bulmayı dilerler. Amerikan komedisi bu romantik film gösterime girdikten sonra Trevi Çeşmesine bir mit kazandırmış. 

Efenim, çeşmeye gelip bir madeni para atarsanız: Roma'ya döneceksiniz.
İki madeni para atarsanız: Çekici bir İtalyan'a aşık olacaksınız.
Üç madeni para atarsanız: Tanıştığınız kişiyle evleneceksiniz.

Bu dileklerin kabul olması için yapmanız gereken şey; madeni parayı sağ elinizle sol omzunuzun üzerinden atmanız. Hadi bakalım çeşmeye atılan tüm dilekler kabul olsun :)

Fontanone del Gianicolo (Acqua Paola Sergisi): "Gianicolo'nun Büyük Çeşmesi olarak da bilinen Acqua Paola'nın çeşmesi Garibaldi Meydanı, Gianicolo tepesinde yer alıyor.  Papa V. Paul tarafından 1610-1614 yılları arasında Trajan su kemerinin terminal sergisi olarak inşa edilen "Fontanone", 17. yüzyılın sonlarında Carlo Fontana tarafından gerçekleştirilen yenileme ile bugünkü görünümüne kavuşmuştur.”

Üstteki bilgiyi Vikipedia’dan okumuştum sizinle de paylaşmak için direkt oradan aldım. Çeşmenin bulunduğu yerden Roma’yı izlemek de çok keyifli. Ayrıca çeşmenin sütunlarında yer alan ejderha ve kartal heykelleri çeşmenin güzelliğine mistik bir hava da katıyor. Ejderha heykellerini görünce, çeşmenin tarihini GOT’tan önce GOT’tan sonra diye ayırsak kim ne diyebilir diye düşündüm, zira bu çeşmenin başında Daenerys Targaryen’lardan Khaleesi’yi anmamak biraz zor :)

Piazzale Garibaldi, Giuseppe Garibaldi Anıtı: Yüksek bir tepeden Roma’yı seyretmek isterseniz gidebileceğiniz en güzel yer Piazzale Garibaldi Meydanı. Nefis Roma manzarası izleyip, Janiculum tepesinin en yüksek noktasında yer alan Giuseppe Garibaldi’nin  heybetli atlı heykelini görme şansı bulursunuz. Meydana ulaşmak için biraz yokuş tırmanmanız ve merdiven çıkmanız gerekiyor ancak meydana ulaştığınızda tüm yorgunluğunuzun geçeceğinin garantisini veriyorum. Anıtın hemen alt tarafında her gün saat 12’de top atışı yapılıyor. İtalyanlar bu top atışını izlemek için meydanı dolduruyor. 

İspanyol Merdivenleri: Bu merdivenler adını bölgede bulunan İspanyol Elçiliği’nden almış. Merdivenlerin yapım amacı hemen üstte yer alan Trinita dei Monti Kilisesi’ne rahatça ulaşmak. Meşhur alışveriş caddesi Via Condotti’nin sonunda yer alan İspanyol Merdivenleri’nin günümüzdeki amacı ise sosyalleşme, fotoğraf çekme ve oturup soluklanabilme :)

İspanyol Merdivenlerinin hemen başında ise kayık şeklinde tasarlanmış Fontana della Barcaccia’yı görebilirsiniz. 

Roma Meydanları 

Roma’nın meydanları anlatılmaz yaşanır! Roma’ya açık hava müzesi denmesinde payı büyük olan bu meydanları görüp hayran kalmamak mümkün değil.

Navona Meydanı Piazza Navona: Navona Meydanı milattan sonra 1. yüzyılda insa edilmiş ve günümüze kadar güzelliğinden hiçbir şey kaybetmeden gelmiş. Meydanın ortasında 1651 yılında İtalyan mimar Gian Lorenzo Bernini tarafından yapılmış Dört Nehir Çeşmesi İtalyanca adıyla Fontana dei Quattro Fiumi yer alıyor. Barok mimarisinin en ünlü eserlerinden biri olan çeşme Asya'da Ganj, Afrika'da Nil, Amerika'da Río de la Plata ve Avrupa'da Tuna nehirlerini temsil ediyor. Meydanın güney kısmında denizlerle güreşmeyi temsil eden del Moro Çeşmesi, kuzeyde ise Neptune Fountain (Neptün Çeşmesi) yer alıyor.

Piazza del Popolo: Halk Meydanı anlamına gelen bu meydan büyüklüğü ve genişliği ile göz dolduruyor. Meydana şehrin ünlü alışveriş caddesi Via Del Corso boyunca yürüyerek ulaşabilirsiniz. Meydan’da Santa Maria del Miracoli ve Montesanto Santa Maria adında yan yana iki  önemli kilise bunuyor bu kiliselerin mimarı ünlü İtalyan mimar Carlo Rainaldi. Meydanda bulunan bir diğer kilise ise Santa Maria del Popolo. Kiliselerin içleri muazzam süslemelerle dolu, mutlaka ziyaret edin. Meydanın tam ortasında 1300 yılında yapılmış bir dikilitaş bulunuyor. Piazza del Popolo Meydanın iki ucunda Fontana del Nettuno ve Roma tanrıçasının çeşmesi olarak bilinen Fontana della Dea del Roma adlarında harika iki çeşme yer alıyor. Ayrıca  Leonardo Da Vinci müzesi de yine bu meydanda bulunuyor. 

Piazza della Rotonda: Muhteşem Pantheon’un bulunduğu meydan. Pantheon’un hemen önünde ‘Fontana del Pantheon’ (Pantheon çeşmesi) var. Çeşmenin üzerinde Mısır’dan getirilen II. Ramses’in dikilitaşı (obelisk) bulunuyor. Akşamı ayrı gündüzü ayrı güzel meydan Pantheon’nun gölgesinde bulunan bu meydan insanı büyülüyor. 

Venezia Meydanı & Vittorio Emanuele II: Venedik Sarayı’nı (Palazzo Venezia) ve İtalya’nın ilk kralı olan Victor Emmanuel tarafından İtalya’nın birleşmesi anısına beyaz mermerden yapılmış Vittorio Emanuele II Anıtını içine alan bu meydan Roma’nın en güzel meydanları arasında. Meydan trafiğe kapalı değil dolayısıyla anıtı ziyaret edebilir veya dışarıdan bakabilirsiniz ama yayılıp vakit geçirmeye uygun bir meydan değil. Venedik Sarayı’nın bahçesi ise harika. Kuş cıvıltıları eşliğinde bahçede vakit geçirip hayallere dalmak bedava. 

Campo de' Fiori: Romanın eski çiçek pazarlarından biri olan Campo de’ Fiori Meydanı’nda çiçekçilerin yanı sıra sebze ve meyve tezgahları da var. Meydanda filozof Giordano Bruno Heykeli de yer alıyor. Meydanın etrafında pek çok kafe ve restoran mevcut. 

Barberini Meydanı (Piazza Barberini): Roma’nın hareketli meydanlarından biridir. Bernini tarafından inşa edilen Tritone çeşmesi ve Barberini ailesi adına yapılmış Barberini Sarayı bu meydanda yer alıyor. Meydanın etrafında kafe ve restoranlar var. Barberini Meydanı İspanyol merdivenleri ve Trevi çeşmesine oldukça yakın bir mesafede.

Vatikan Aziz Petrus meydanı (Piazza San Pietro): 44 hektarlık alanı ve yaklaşık 1000 kişilik nüfusuyla Katolik Kilisesinin ruhani ülkesi Vatikan dünyanın en küçük ülkesi. İtalya’nın başkenti Roma’da yer alan Vatikan’ın devlet başkanı papa. Duvarlarla çevrili şehir İsviçre vatandaşı Katolik muhafızlar tarafından korunuyor. 

Aziz Petrus Meydanı (San Pietro Bazilikası) hani şu papanın halka seslendiği meydan ya da yeni papa seçildiğinde binlerce insanın hınca hınç doldurduğu meydan var ya, işte bu meydan o meydan :) San Pietro Meydanı her yıl binlerce Katolik ve turist tarafından ziyaret ediliyor.  St. Pietro Meydanı ünlü heykeltıraş Gian Lorenzo Bernini tarafından 1656-1667 yılları arasında inşa edilmiş. Meydanda ziyaret için önünde büyük kuyrukların olduğu St. Pietro Bazilikası da yer alıyor. St. Pietro Bazilikası’nı daha az sıra bekleyerek gezmek isterseniz sabahın erken saatlerinde gitmenizi tavsiye ediyorlar. Erken saat dediğim de 7-7 buçuk filan.  

Meydanda dört sıradan oluşan 284 sütun var. Meydanın ortasında bir dikilitaş, sağ ve sol uçlarında iki çeşme bulunuyor. 

Roma’da Alışveriş

İtalya malumunuz üzere dünyadaki önemli moda merkezlerinden biri. Milano kadar olmasa da Roma’da alışveriş yapmak için pek çok alternatif var.

Roma’da Alışveriş Yapmak İçin En Bilinen caddeler: Via Condotti, Via del Corso, Via del Boschetto, Via Cola di Rienzo bu caddelerin yanında alış veriş merkezleri gibi seçenekler de mevcut.

Roma’da Yeme-İçme

Pizza ve makarna cenneti olarak da tanımlayabileceğimiz Roma’da biz yeme işini daha çok konakladığımız Trastevere bölgesinde yaptık.

Özellikle kahvaltı için harika mekanların bulunduğu bölge bizi ziyadesiyle mutlu etti. 

Mammò Trastevere: Mammo kendisini ‘’Amerikan skills İtalian style’’  cümlesiyle ifade ediyor. Mekanda pankekler, avakado tostlar, waffle ve sandviç çeşitleri, tatlılar, kahveler, içkiler ne ararsanız var. Aynı zamanda vegan dostu olan mekanda bu yönde alternatifler de mevcut. Biz lezzetini ve ortamı çok sevdiğimiz için kahvaltıları genelde burada yaptık. Gün içinde eve uğradığımızda kahve-tatlı molasını yine burada verdik. Pizza ve makarna harici mideme bir şey girsin derseniz Mammo’yu tavsiye ederiz. 

Caffè Settimiano di Mella Valter e C. S.a.s.: Yine Trastevere’de yer alan bu şirin italyan kafesi sabah kahvaltısı ve kahve yanına atıştırmalıklar için iyi bir tercih olacaktır. Pek çok İtalyan unlu mamullerinin yer aldığı mekanda tüm yicekeler ‘’beni ye, beni ye diyerek size bakıyor :) 

Mekana girdiğinizde size küçük gelebilir ama mekan arkaya doğru genişliyor hatta arka içte ferah oturma yerleri var bakmadan çıkmayın.

PASTAEAT la Pastapoke: Bu restoranı bize İtalyan bir arkadaşımız tavsiye etmişti, salaş bir restoran lezzet-fiyat ilişkisi içinde değerlendirdiğimizde memnun kaldığımızı söyleyebilirim. Ev yapımı her çeşit makarna var fiyatları da oldukça uygun.

I Dolci di Nonna Vincenza: Roma’da Sicilya’nın en meşhur tatlısı olan cannoli’yi yiyebileceğiniz Sicilya pastanesi. Cannoli dahil pek çok tatlı ve kahve seçeneğinin olduğu pastanede ayak üstü, yer bulursanız oturarak tatlı yiyebileceğiniz pastaneyi biz sevdik. Sicilya’da cannoli yemiş biri olarak söylüyorum lezzeti fena değildi.

Tonnarello: Makarna ve pizza haricinde İtalyan köftesi ve yemeklerini bulabileceğiniz şahane bir aile işletmesi. Yemekler ve servisi gayet güzeldi. 

Bar San Calisto: Trastevere’nin en eski barlarından biri olan bar işçilerin barı olarak da geçiyor. Fiyatlar çok uygun Peroni 2 euro :) Ancak yer bulmak biraz zor yine de şansınızı deneyin 

All’Antico Vinaio: Sadece Roma’da değil İtalya’nın pek çok şehrinde şubeleri olan nefis sandviçleriyle nam salmış All’Antico Vinaio’da sandviç yemek isterseniz sabırlı olmanız şart çünkü uzun uzun kuyrukları beklemeniz gerekiyor.